Amerika'nın yeni ulusal savunma stratejisi Çinofobi ve Rusofobi
ABD savunma bakanı Lloyd Austin Pentagon'da ABD yeni ulusal savunma stratejisini açıklarken Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasına rağmen ABD'ye yönelik en büyük tehdidin Çin sayıldığını belirtti.
Welayet News - Perşembe günü ABD savunma bakanlığı Pentagon tarafından yayımlanan bu belgede, Çin Amerika'nın en önemli ve en sistematik sorunu sayılmaktadır. Bu belgeye göre Rusya da Washington'un ülke içi ve dışındaki çıkarlarını hedef alan acil bir tehdit sayılır. Amerika savunma bakanlığının yeni savunma stratejisi belgesinin yayımlanması da bu açıdan önem taşıyor. Bu belge Amerika'nın gelecekte bölgesel ve küresel tehditlere karşı kılavuzu da sayılıp girişimlerinin tahmin edilmesinde de yardımcı olabilecektir, ifadeleri yer alıyor.
Bu alanda ABD başkanı Joe Biden Twitter hesabında yeni savunma stratejisine değinerek şu ifadelere yer vermiştir: " Bizim izlediğimiz savunma stratejisi onlarca yıl boyunca yolumuzu belli edecek. Bu belge Çin ve Rusya'dan kaynaklı tehlikeler ile mücadele için ortaklar ve diğer müttefikler arasındaki işbirliği zaruretine vurgu yapıyor ve Amerika ulusal güvenlik çıkarları için de temel rol oynuyor. "
Yeni Amerikan ulusal savunma stratejisinde Çin'in Hint-Pasifik bölgesini ve uluslararası sistemi kendi çıkarlarına ve otoriter tercihlerine göre değiştirmeye çalıştığı belirtiliyor. Bu strateji belgesi metninde,sözde Çin'in Tayvan'a yönelik düşmanca faaliyetleri olarak adlandırılan durumun, bölgede istikrarı bozan ve barışı tehdit eden bir durum olarak tanımlanıyor. Bu belgenin devamında Rusya, ABD ve ortaklarına yönelik nükleer tehditleri, uzun menzilli seyir füzeleri tehdidi, siber ve istihbarat operasyonları, uzay karşıtı saldırılar, kimyasal ve biyolojik silahlar, denizaltıları ve demokrasilere karşı kapsamlı kampanyalardan söz ediliyor. Bir başka bölümde Rusya'ya da şöyle değiniliyor: "Moskova'nın yarattığı tehdit, son zamanlarda Rusya'nın Ukrayna'yı daha fazla ve sebepsiz işgal etmesiyle daha da belirgin hale geldi. Savunma Bakanlığı, müttefiklerimiz de dahil olmak üzere hayati ulusal çıkarlarımıza karşı Rus saldırganlığının güçlü bir şekilde caydırılmasını destekleyecektir. " Belgede ayrıca Çin ve Rusya'nın farklı çıkarlarına ve tarihsel güvenmeme hususuna rağmen yakınlaştığı belirtildi.
Görünen o ki, Çin ve Rusya'nın bölgesel ve uluslararası güç ve etkisinin sürekli artmasından endişe duyan Amerika, Çinofobi ve Rusofobi yani Çin ve Rus korkusu yaratmak olarak özetlenebilecek yönde hareket ederek bu iki Doğu ve Avrasya güçlerinden tehditkar bir görünüm sunmak istiyor. Biden hükümetinin üst düzey askeri ve güvenlik yetkilileri defalarca Çin'i Amerika için en önemli jeopolitik meydan okuma olarak ilan ettiler ve liberal düzene dayalı uluslararası sistemi değiştirme niyetini iddia ettiler. Biden hükümeti yetkililerinin Çin ile eşit rekabet ve ikili ilişkilerde gerilimi azaltma yönündeki iddialarına rağmen, Biden'ın göreve gelmesinden bu yana ABD'nin Çin'e yönelik tutum ve eylemlerinden anlaşılıyor ki; Washington'un çabası, Pekin'le ekonomik, ticari, askeri ve güvenlik, siyasi ve siber arenalarda kapsamlı bir şekilde yüzleşmek ve denizcilik iddialarıyla karşılaşmaktır.
Aslında Washington, Çin'in Rusya ile birlikte Batı dünyasının yaratıcısı ve bekasının destekçisi olduğu liberal uluslararası düzene meydan okuyacağından ve Batı'nın uluslararası sistem üzerindeki asırlık otoritesini baltalayacağından korkuyor. Tabii ki, Rusya ve Çin liderleri, dünya sistemini mevcut durumdan Birleşmiş Milletler'in eksen rolüne dayanan çok kutuplu bir sisteme değiştirme gereğini defalarca vurguladılar. Dünya arenasında tek taraflılık anlayışını benimseyen ve diğer ülkelerin çıkarlarını baltalamak pahasına kendi çıkar ve hedeflerini sürdüren Amerika Birleşik Devletleri açısından bu kabul edilebilir bir durum değil ve bu yüzden de bunu engellemek için hep çabalıyor. ABD hükümetleri yeni küresel aktörleri yani Çin'i engellemek ve Rusya'yı olabildiğince sınırlamak ve zayıflatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ukrayna'da savaşın devam etmesi ile Rusya'nın askeri ve ekonomik yeteneklerinin zayıflatılması ve Rusya'nın yeteneklerinin mümkün olduğunca düşmesi bu yönde değerlendirilmelidir.Ancak küresel eğilimler incelendiğinde Doğu'nun gücünde somut bir artış görüldüğünü ve Amerika'nın gücünde düşüş olduğunu gösteriyor.
Yeni yorum ekle