Dugin: 3. Dünya Savaşı’nın eşiğindeyiz / Manevi bir ideolojiye ihtiyacımız var

Per, 06/10/2022 - 18:16

Rus Filozof Aleksander Dugin, 15 Eylül 2022'de, Ağustos ayında arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden kızı Daria Dugina'nın öldürülmesinin sonrasındaki sessizliğine son vererek, Ukrayna krizi üzerine bir analiz yayımladı.

Welayet News  - Rus Filozof Aleksander Dugin, 15 Eylül 2022'de, Ağustos ayında arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu hayatını kaybeden kızı Daria Dugina'nın öldürülmesinin sonrasındaki sessizliğine son vererek, Ukrayna krizi üzerine bir analiz yayımladı.

Geri dönüşü olmayan noktaya geldik

Son birkaç gün içinde Ukrayna'daki güç dengesinde önemli değişiklikler meydana geldi. Bu durumun tam olarak kavranması gerekiyor.

Kiev'in karşı saldırıları Herson'da büyük ölçüde başarısız oldu, ancak ne yazık ki Harkov yönünde başarılı oldular. Harkov Oblastı'ndaki durum ve müttefik kuvvetlerin zorunlu geri çekilmesi, dönüm noktası haline gelen şeydi. Vatanseverler arasındaki psikolojik etkilerini ve doğal tecrübeleri bir kenara bırakırsak, Özel Askeri Operasyonun [SVO] tüm bu hikâyesinde geri dönüşü olmayan noktaya ulaştığımız kaydedilmelidir.

Artık herkes durumu tersine çevirmek için olağanüstü önlemler öneriyor ve bu önerilerin bazıları oldukça rasyonel. Hiçbir şekilde orijinal olduğumuzu iddia etmiyoruz, sadece en temel noktaları ve önerileri özetlemeye ve bunları küresel jeopolitik bağlama yerleştirmeye çalışacağız.

Rusya Kolektif Batı ile Savaştadır

Batı'nın bizi saplantılı bir şekilde ittiği bir Üçüncü Dünya Savaşı'nın eşiğindeyiz. Bu artık bir korku ya da beklenti değil, bir gerçektir. Rusya, kolektif Batı ile, NATO üyesi devletler ve müttefikleriyle savaş halinde (Türkiye ve Yunanistan'ın kendi duruşları nedeniyle ve başta Fransa ile İtalya olmak üzere bir dizi Avrupa ülkesi Rusya ile aktif düşmanlığa katılmak istemediğinden, hepsi ile aynı anda savaşta olmasa da). Bununla birlikte, üçüncü dünya savaşı tehdidi yaklaşıyor.

Nükleer silahların kullanılıp kullanılmayacağı açık bir soru. Ancak nükleer bir Armageddon olasılığı her geçen gün artıyor. Batı'nın, eski Ukrayna topraklarından tamamen çekilmemizle bile tatmin olmayacağı çok açık. (Avrupa'daki eski ABD komutanı Ben Hodges gibi birçok Amerikalı askeri lider bunu açıkça ilan etti.) 'Koşulsuz teslimiyet' (Jens Stoltenberg), 'emperyalizmden arındırma' (Ben Hodges) ve Rusya’nın parçalanması konusunda ısrar ederek, kendi topraklarımızda işimizi bitirmek istiyorlar.

1991'de Batı, SSCB’nin çöküşüyle liberal ideolojiyi, siyasi sistemi ve ekonomiyi Batılı akıl hocalarının gözetimi altında kabul etmemizden ve ideolojik teslimiyetimizden memnundu. Bugün Batı'nın kırmızıçizgisi, bizzat egemen bir Rusya'nın mevcudiyetidir, hatta Rusya Federasyonu sınırları içinde kalsa bile.

Harkov'daki ZSU karşı saldırısı, Batı'nın Rusya'ya doğrudan saldırısıdır. Herkes bu saldırının ABD ve NATO askeri komutanlığı tarafından organize edildiğini, donatıldığını ve onların doğrudan gözetimi altında gerçekleştiğini biliyor. Sadece NATO yapımı askeri teçhizatın kullanımından söz etmiyorum, bu saldırı aynı zamanda Batılı havacılık istihbaratının, paralı askerlerin ve eğitmenlerin doğrudan katılımı ile gerçekleşti. Batılı algıya göre bu, 'ölümümüzün' başlangıcıdır. Harkov Oblastı'nda kontrolümüz altındaki bölgelerin savunmasında gevşeklik gösterdiğimizde, daha fazla toprağımızı ele geçirmeye başladılar. Bu, Kiev'in karşı taarruzu için küçük bir başarı değildi, NATO güçlerinin “Drang nach Osten”lerinin ilk somut getirisiydi. (Alman milliyetçilerinin doğudaki Slav topraklarını kolonize etme isteklerini ifade eden 19. yüzyıl deyimi.)

Doğal olarak, bunu geçici 'teknik zorluklara' yamamaya çalışabilir ve durumun kapsamlı bir analizini erteleyebiliriz. Ancak bu, yalnızca oldubittilerin gerçekleşmesini ertelemeye ve bu nedenle de bizi zayıflatmaya ve moralimizi bozmaya yarayacaktır.

Bu nedenle soğukkanlılıkla kabul etmekte fayda var: Batı bize savaş ilan etti ve bizimle zaten savaşıyor. Bu savaşı biz seçmedik, biz istemedik. 1941'de de Nazi Almanyası ile savaşmak istememiştik ve son ana kadar gerçekleşmeyeceğine inanmıştık. Ama bugünkü durumda, bize karşı fiili bir savaş yürütüldüğünde, bunun bir önemi yok. Şimdi önemli olan tek şey, Rusya'nın var olma hakkını savunarak bu savaşı kazanmaktır.

Özel Operasyon Yavaş Yavaş Batı ile Tam Bir Savaşa Dönüştü

Donbass'ı ve Novorossiya'daki bir dizi toprağı kurtarmak için sınırlı bir operasyon olarak yürütülen Özel Askeri Operasyon sona erdi. Çatışma yavaş yavaş Batı ile tam teşekküllü bir savaşa dönüştü. Aynı terörist Nazi Kiev rejimi bu savaşta da araçsal bir rol oynuyor. Mevcut küresel jeopolitik güç dengesini bozmadan bu Kiev rejimini kuşatma ve Novorossiya'daki Ukraynalı Nazilerin kontrolündeki bir dizi bölgeyi kurtarma girişimi, teknik bir operasyon olarak başarısız oldu. Bu nedenle aynı özel operasyonu sürdürüyor gibi yapmak kısaca saçmadır.

İrademize rağmen, şu anda savaştayız ve bu her Rus vatandaşını etkiliyor: her birimiz düşmanların, teröristlerin, keskin nişancıların ve DRG'lerin [sabotaj-keşif grupları] hedefiyiz.

Ancak durum öyle ki, ne kadar istesek de vaziyeti 24 Şubat 2022'den önceki döneme geri döndüremeyiz. Yaşananlar geri döndürülemez ve kendi adımıza hatta herhangi bir itiraf veya tavizden korkmamalıyız. Düşman sadece bizim tam teslimiyetimizi, köleliğimizi, parçalanmamızı ve işgalimizi kabul edecektir, yani başka seçeneğimiz bulunmuyor.

SVO'nun (Özel Askeri Operasyon) sona ermesi, modern Rusya'nın tüm siyasi ve sosyal sisteminin köklü bir şekilde dönüştürülmesi; ülkenin siyaset, ekonomi, kültür ve enformasyon alanında savaş seferberliği halini alması gerektiği anlamına geliyor. SVO önemli olabilir, ancak Rus sosyal yaşamının tek anlatısı değildi. Batı ile savaş her şeye boyun eğdiriyor.

Rusya Kendini İdeolojik Bir Savaş Karşısında Buldu

Rusya kendini ideolojik savaş halinde buldu. Küreselci Batı'nın benimsediği değerler: LGBT, sapıklığın yasallaştırılması, uyuşturucular, insan vücudunu ve makineyi kaynaştırmaya yönelik deneyler, kontrolsüz göç yoluyla tamamen karışma vs., Batı’nın askeri hegemonyası ve tek kutuplu sistemi ile ayrılmaz şekilde iç içe geçmiştir.  Batı liberalizmi ile ABD ve NATO'nun küresel siyasi, askeri ve ekonomik egemenliği bir ve aynı şeydir. Bize karşı bir savaş, bir yok etme savaşıdır. Bir yandan Batı ile savaşırken bir taraftan da kısmen bile olsa Batı değerlerini benimsemek saçmadır.

Kendimize ait kapsamlı bir ideolojimiz olsaydı eğer, bugün bizim için sadece 'faydalı' olmayacaktı. O olmaz ise savaşı kaybedeceğiz. Batı, Ukraynalı Nazilerin silahlı ve iyi eğitilmiş elleriyle sınırlarımızın dışından ve genç neslin zihnini ve ruhunu ustaca yozlaştıran beşinci (hâlâ) liberal kolun elleriyle de içeriden, bize saldırmaya devam edecek. Kimin dost kimin düşman olduğunu açıkça tanımlayan kendi ideolojimiz olmaz ise, böyle bir durumda neredeyse tamamen güçsüz kalırız.

İdeoloji derhal geniş anlamda ilan edilmelidir ve esas olarak Batı ideolojisinin, küreselciliğin ve totaliter liberalizmin; neo-Nazizm, ırkçılık ve aşırılık dâhil olmak üzere tüm araçsal alt türleri ile birlikte tamamen ve açıkça reddini içermelidir.

Seferberlik Kaçınılmaz

Seferberlik kaçınılmazdır. Savaş yediden yetmişe herkesi etkiler. Ancak seferberlik, mecburi askerleri cepheye göndermek anlamına gelmez. Bu, mesela tam teşekküllü bir Gönüllü Hareketi (sunulacak faydalar ve devlet desteği ile) oluşturularak önlenebilir.

Novorossiya savaşçılarına özel destek olarak gazilere dayanılabilir. Rusya'nın yurtdışında da destekçileri var. Doğu ve Batı'dan dürüst insanlardan oluşan anti-Nazi ve küreselleşme karşıtı uluslararası tugaylar oluşturmaktan çekinmemeliyiz.

Ama en önemlisi Ruslar küçümsenmemeli. Biz kahraman bir milletiz. Şanlı tarihimizde ne yazık ki çok büyük bir bedelle de olsa korkunç bir düşmanı bir veya iki defa mağlup ettik. Batı'ya karşı savaşta da, bir halk savaşı olması koşuluyla galip geleceğiz. Biz, halk savaşlarını, yani dev ulusun zafer için uyanışa geçtiği savaşları kazanmakta iyiyiz.

Seferberlik, enformasyon politikasında tam bir değişiklik anlamına gelir. Barış zamanı normları (esas olarak, toplumu yozlaştıran Batılı eğlence programlarının ve stratejilerin körü körüne kopyalanmasından ibarettir) kaldırılmalıdır. Televizyon ve genel olarak medya, vatan savaşının seferberlik araçları haline gelmelidir. Bu iş zaten yavaş yavaş başlıyor, ancak şu ana kadar kanalların sadece küçük bir bölümünde görüldü. Bu politika her yere uzanmalıdır.

Kültür, bilgi, eğitim, aydınlanma, siyaset, sosyal alan, her saha oybirliğiyle savaş için, yani zafer için çalışmalıdır.

Bir Seferberlik Ekonomisi

Her egemen devlet, gerçekten egemen olması koşuluyla, ihtiyaç duyduğu kadar ulusal para basabilir. Batı ile savaş, ekonomik oyunları Batı kurallarına göre oynamayı sürdürmeyi anlamsız kılıyor. Savaş ekonomisinin kuralları hâkim olmalıdır. Zafer için gerektiği kadar kaynak harcanmalıdır.

Emisyonun sadece stratejik amaçlara yönelik özel bir kontur üzerinde yoğunlaşması takip edilmelidir. Bu gibi durumlarda yolsuzluk, savaş suçlarıyla eşitlenmelidir.

Savaş ve rahatlık bağdaşmaz. Bir amaç olarak, hayatta bir referans noktası olarak rahatlıktan vazgeçilmelidir. Yalnızca yoksunluğa hazırlanan uluslardır ki gerçek bir topyekûn savaşı kazanmaya muktedirdirler. Bu gibi durumlarda, amacı devleti kurtarmak olan yeni bir ekonomistler galaksisi ortaya çıkar. Bu her şeyden önce gelir. [Ekonomik] dogmalar, ekoller, yöntemler ve yaklaşımlar ikincil önemdedir.

Buna seferberlik ekonomisi ya da sadece savaş ekonomisi denebilir.

Müttefikler Önemli Bir Rol Oynar... Tek Kutuplu Liberal Batı Düzenini Reddeden Ülkeler

Her savaşta müttefikler önemli rol oynarlar. Bugün Rusya'nın çok müttefiki yok ama yine de varlar. Her şeyden önce tek kutuplu liberal Batı düzenini reddeden ülkelerden bahsediyoruz: Çin, İran, Kuzey Kore, Sırbistan, Suriye, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali. Aynı zamanda bir dereceye kadar Hindistan, Türkiye, bir dizi İslam, Afrika ve Latin Amerika ülkesi (özellikle Küba, Nikaragua ve Venezuela).

Onlarla ilgilenirken, mevcut tüm kaynaklar seferber edilmelidir. Sadece profesyonel diplomasiden değil, aynı zamanda halk diplomasisinden de söz ediyorum. Ve yine söyleyelim, ideoloji gereklidir. Müttefiklerimizi, küreselleşmeden ve Batı hegemonyasından geri dönülmez bir şekilde ayrılmaya karar verdiğimize ve çok kutuplu bir dünya inşa etmede sonuna kadar gitmeye hazır olduğumuza ikna etmeliyiz. Bu konuda tutarlı ve kararlı olmalıyız. Yarım ağız konuşmalar ve tavizler dönemi bitti. Batı'nın Rusya'ya karşı savaşı insanlığı ideolojik barikatlarla birbirinden ayırıyor.

Manevi Faktör

Başlayan küresel çatışmanın odak noktası manevi, dini yönüdür. Rusya, manevi ve ahlaki değerleri ifsat eden ve bunların temelleri olan Tanrı, Kilise, aile ve cinsiyet karşıtı ateist ve din düşmanı bir medeniyetle savaş halindedir.

Ortodoksluk, geleneksel İslam, Yahudilik, Hinduizm veya Budizm, arasındaki tüm farklılıklara rağmen, tüm dinler ve bunlar üzerine inşa edilen kültürler ilahi hakikati, insanın yüksek manevi ve ahlaki onurunu, aile ve toplum gibi saygın gelenek ve kurumları tanır. Modern Batı, tüm bunları ortadan kaldırarak yerine sanal gerçekliği, nihai bireyciliği, cinsiyetin yok edilmesini, evrensel gözetimi, totaliter bir “linç kültürü”nü, bir post-hakikat toplumunu getirdi.

Ukrayna'da açıkça Satanizm ve düpedüz ırkçılık gelişiyor ve Batı bunu sadece destekliyor. Ortodoks büyüklerin 'Deccal medeniyeti' dediği şeyle uğraşıyoruz. Dolayısıyla Rusya'nın rolü, bu belirleyici savaşta farklı inançlara sahip inananları birleştirmektir.

Küresel düşmanın evinizi yok etmesini, kocanızı, oğlunuzu veya kızınızı öldürmesini beklemenin bir faydası yok... Bir noktada çok geç olacak. Allah korusun, böyle bir ana tanık olmamız mümkündür.

Harkov Oblastı'ndaki düşman saldırısı tam da budur, Batı'nın bize karşı topyekûn savaşının başlangıcıdır.

Batı, bize karşı bir yok etme savaşı, yani bir üçüncü dünya savaşı başlatma niyetini gösteriyor. Bu saldırıyı her yolla püskürtmek için tüm ulusal potansiyelimizi bir araya getirmeliyiz: düşünce, askeri güç, ekonomi, kültür, sanat [ve] tüm devlet kurumlarının ve her birimizin iç seferberliği. 

Tsargrad.tv - Çeviri: Medya Şafak

Kaynak: https://tsargrad.tv/articles/nachinaetsja-glavnaja-statja-aleksandra-dugina_625556



Yeni yorum ekle