Nasrallah: İsrail'in Tartışmalı Bölgeden Petrol ve Doğalgaz Çıkarmasına İzin Vermeyeceğiz
Hizbullah Genel Sekreteri, Perşembe akşamı yaptığı konuşmada, geçici Siyonist rejimin Kariş sahasından Lübnan gaz ve petrolünü yağmalanmasına değindi ve direnişin, Siyonist rejimin Lübnan kaynaklarını yağmalamasına izin vermeyeceğini söyledi.
Welayet News - Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah Perşembe akşamı yaptığı konuşmada, Lübnan'daki son gelişmelere değindi ve geçici Siyonist rejimin tartışmalı bölgelerden gaz çıkarmaya hakkı olmadığı konusunda uyardı.
Seyyid Hasan Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘Bu gece gaz ve petrol ile ilgili son gelişmeler ve deniz sınırlarının çizilmesi hakkında konuşacağım. Yunan gemisinin Kariş sahasına varmasından sonra Lübnan yeni bir aşamayla karşı karşıyadır. Bu geminin görevi kazı yapmak değildir. Bu gemi, petrol çıkarmak ve üretmek için Kariş sahasına girmiştir. Bu gemi, Lübnan ile işgalci rejim arasındaki tartışmalı bölge olan Kariş sahası yakınında konuşlandırılmıştır.
İsrail düşmanı Lübnanlılara ve dünyaya yakında gaz çıkarmaya başlayacağını söylüyor. Biz, yeni bir gelişme ve aşama ile karşı karşıyayız. Son birkaç gün içinde yaşananlar, son ve nihai seçimini yapması için Lübnan'a yönelik saldırı, kışkırtma ve Lübnan'ı zor bir duruma sokma eylemidir.
Tüm Lübnan halkı, büyük bir ulusal mesele haline gelmesi gereken bir sorunla karşı karşıyadır. Deniz sınırları ve kaynakları, kendilerini bu vatana ait gören tüm Lübnanlılar için kesin bir ulusal mesele haline gelmelidir.’
Lübnan'ı kurtarmak için tek umut deniz kaynaklarıdır
Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasına şöyle devam etti: ‘Yanımızda bulunan bir hazine dediğimiz büyük bir servetle karşı karşıyayız. Bu servetin değeri, krizleri çözmenin ve Lübnan'ı kurtarmanın tek umudu olmasıdır. Bu servet tüm Lübnan halkına aittir. Bu zenginliği desteklemeli, çıkarmalı ve ondan en iyi şekilde yararlanmalıyız.
Birçok tehlike Lübnan petrolünü ve gazını tehdit ediyor. Bu tehlikeler arasında, birçok zenginlik ve kaynağa sahip olan bir bölgenin geniş bir alanını ondan ayırmayı amaçlayan ABD ve İsrail'in çabalarına değinilebilir.
İkinci tehlike, kaynakların Lübnan tarafından çıkarılmasının engellenmesidir. Lübnan'ın petrol çıkarması yasaklandı. Bu, Lübnanlıların çözümü konusunda düşünmesi gereken bir sorundur.
Bugün önemli olan soru, İsrail'in denizdeki saldırı ve işgaline nasıl yanıt verileceğidir: Biz Hizbullah olarak sınırlardan ve tartışmalı bölgelerden bahsetmiyoruz. Çünkü bu hükümetin konuşması gereken bir konudur.
Lübnan'ın karşı karşıya olduğu üçüncü tehlike, sularındaki petrol ve gaz sahalarının düşman ve diğer ülkeler tarafından boşaltılmasıdır. Lübnan sularındaki gaz ve petrol sahalarında çalışmaya başlamak için fazla zamanımız yok.’
Sadece Suriye ve Lübnan’ın kaynaklarını çıkarmak için kazı yapma hakkı yok
Seyyid Hasan Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘Akdeniz'e bakan bölgede sadece Suriye ve Lübnan'ın kaynaklarını çıkarmak için kazı yapma hakkı yok. Önemi, işgal altındaki sınır şeridinin kurtarılması meselesinden daha az olmayan bir meseleyle karşı karşıyayız. 1985 yılında, bu sınır şeridinin serbest bırakılması konusu gündeme geldi. Direniş, 2000 yılında kurtuluşa ulaşıncaya kadar 15 yıl boyunca birçok fedakârlıkta bulundu.
Lübnan petrol kaynaklarının çıkarılmasının önemi, sınır şeridinin kurtarılmasından daha önemlidir. Gecikme yaşanan her gün, Lübnan ulusunun kaynağının ve mülkünün yok edilmesi anlamına gelir. Herkes bu konuda milli ve ahlaki olarak kendini sorumlu hissetmelidir. Bu meselenin özellikleri vardır ve bu, Lübnan halkının daha fazla sorumluluk hissetmesini sağlamak için bir teşvik olmalıdır.
Doğrudan hedef, Siyonist düşmanın Kariş sahasından gaz ve petrol çıkarmasını önlemek olmalıdır. Kariş sahası ortaktır ve tartışmalı bölgedir. Düşmanın gaz çıkarmaya başlamış olmasına rağmen Lübnan'ın orada faaliyet göstermesine izin verilmeyecektir. Bu ulusal soruna yardımcı olacak bir hedef belirlenmelidir. Geminin nerede durduğu önemli değildir. Çünkü çıkarma yapabilmek için sahaya yakın olması yeterlidir. Çıkardığı her şey de tartışma konusu olacaktır.’
Düşman, Kariş sahasından petrol çıkarma operasyonunu destekleyemeyecektir
Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasının devamında, Lübnan'ın gaz ve petrol kaynaklarını yağmalamaya yönelik Siyonist planla mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: ‘Lübnan'ın bu çatışmada bir hakkı ve amacı var ve ordu ve direniş denen bir güce sahip. Düşmanın hiçbir eylemi, Yunan gemisi olarak adlandırılan bu yüzer platformu ve Kariş sahasından petrol çıkarma operasyonunu destekleyemeyecektir.
Direniş, düşmanın Kariş sahasından gaz ve petrol çıkarmasını engelleyebilir. İsrail'in herhangi bir savaşta kaybedeceği şey, Lübnan'ın kaybedeceğinden çok daha fazladır. Direnişin askeri, mali, güvenlik, istihbarat ve lojistik güçleri vardır. Düşmanın tehditlerine ve büyük göstermelerine alışığız ama düşman ne hata yaparsa yapsın, bunun sonuçları stratejik değil varoluşsal olacaktır. Bu konuda düşmana müdahale edilmesi ve sorgulanması için halkın direnişten bulunduğu talep, bizim üzüntü değil mutluluk sebebimizdir.
Üç devlet başkanı ve diğer kurumlar arasındaki aynı duruş, Lübnanlı müzakereciyi güçlendirecektir. Büyük ulusal savaşta bunun için çaba gösterilmeli ve sınırlı siyasi görüşlerden çıkılmalıdır. Bu olumlu bir konudur. Bugünler işbirliği ve ulusal uzlaşma zamanıdır. Cumhurbaşkanı hükümetin, ordunun, direnişin ve milletin yanında olduğunu hissettiğinde, kararlılığı ve sorumluluğu çok yüksek olacaktır. Uluslararası kararları tanımayan ve sadece güç ve tepeden bakma mantığını anlayan bir düşmanla karşı karşıyayız. Dolayısıyla bu düşman, herhangi bir uluslararası karara bağlı kalmıyor ve sadece güç ve direnişin dilinden anlıyor.’
Direniş, Lübnan kaynaklarının yağmalanması karşısında eli kolu bağlı oturmayacaktır
Seyyid Hasan Nasrallah, bugünkü direnişin, petrol kaynakları üzerindeki bu savaşta Lübnan ulusu ve hükümetinin önündeki seçeneklerden biri olduğuna değinerek şunları söyledi: ‘Güçlü direniş, Lübnan kaynaklarının yağmalanması karşısında eli kolu bağlı kalmayacaktır. Tüm seçenekler masadadır. Öngörülerimizde gerçekçi olmalıyız. Direnişin varlığının en önemli nedenlerinden ve meşruiyetlerinden biri, Lübnan'a destek verilmesine katkı sağlamasıdır. Direnişin ana görevi, Lübnan'ın karasını, denizini, petrolünü, gazını ve onurunu korumaya yardımcı olmaktır. Bu dini, milli ve cihadi bir görevdir.
Savaş istemiyoruz ama ondan korkmuyoruz ve düşmanın bu eylemleri durdurması gerekiyor. Bunun nedeni buranın ortak bir saha olmasıdır. Yunan şirketi ve sahipleri de Lübnan'daki saldırı ve işgalin suç ortağı olduklarını bilmeliler. Bu meselenin sonuçları vardır ve bu nedenle gemilerini derhal çıkarmaları gerekir. Durumu her gün ve her saat takip edeceğiz. Taahhütlü şirketlerin Lübnan sularından petrol ve gaz çıkarmasına izin vermeyenlere baskı yapmalıyız.
Hizbullah, petrol ve gaz ile Lübnan'ın deniz ve kara kaynaklarını çıkarmak için dava açtı. Bu dava, deniz sınırı ve özel ekonomik bölge hakkındaki konuları içermektedir. Biz de bu davaya sınırlarla ilgili her şeyi de ekledik.
Hizbullah, davayı yürütmesi için Nevaf el-Musevi’yi seçti. El-Musevi, bu alanda yetenekli ve deneyimli bir kişidir. İsrail ve ABD, Lübnan halkına “Sizi açlıktan öldürmek istiyoruz” diyor. Onlar, ülkeyi açlığa ve kıtlığa sürüklüyorlar. Biz, bir iç savaşın çıkmasına izin vermeyeceğiz, ancak sosyal güvenliğin olmaması da bir iç savaştan daha zordur.’
Yeni yorum ekle