Sudanlı Düşünür: İslam İnkılabı Yeni Bir Umudun Başlangıcıydı

Pt, 06/06/2022 - 10:09

Sudanlı bir düşünür şunları söyledi: 'İslam İnkılabı yeni bir umudun başlangıcıydı. Öyle ki, yeni bir İslami plan ortaya çıktı, o dönemde kendi kendime "İran'a gitmem ve devrimi yakından görmem gerekiyor" dedim.

Welayet News  - Sudanlı düşünür ve Uluslararası Afrika Üniversitesi eski müdürü Profesör Hasan Maki, İran İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu İmam Humeyni'nin (r.a) vefatının yıldönümünü münasebetiyle el-Alam Kanalına bir röportaj verdi.

Hasan Maki'nin verdiği röportaj şöyl:

El-Alam: İmam Humeyni'nin vefatının yıl dönümünde, onun ideolojik, siyasi ve dini bir lider olarak şahsiyeti her zamankinden daha fazla öne çıkıyor. İmam Humeyni'nin görüşlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hasan Maki: Bu konu İran'ın tarihi kimliğine ve 78 yılına kadar uzanmaktadır. Yani İslam İnkılabının kıvılcımlarının ortaya çıktığı döneme. 71 yılında Şah, 2 bin 500 yıllık imparatorluğu için

İran'da yaklaşık 350 milyon dolara mal olan görkemli bir tören düzenledi. Bu törende, eski İran'ın çeşitli görüntüleri sergilendi, ancak İslami fetihlerden çok az bahsedildi. Bundan sonra Şah'ın devrimine Beyaz Devrim adı verildi. Bu devrimde İran'ın dini kurumları hükümete bağlanmaya ve oradan maaş aldırılmaya ve topraklarına el konulmaya çalışıldı. İşte burada İmam Humeyni ilk kez ortaya çıktı ve bu plana karşı olduğunu ilan etti ve savaştı ve İmam ile hükümet arasında çekişmeler başladı ve İmam, Irak'tan Necef Eşref'e sürgüne gönderildi ve orada kaldı.

Cezayir Anlaşması'nda İran-Irak uzlaşmasının ardından Şah, İmam Humeyni'nin Fransa'ya sürgün edilmesini talep etti. Bunun ardından, İmam Nofel Loshato'ya sürgüne gönderildi ve devrimine bir kasetle başladı. O sırada pek çok genç ve bazı ünlü din adamları onun etrafında toplanmıştı. Nihayetinde İmam Humeyni'nin kaset devrimi İran'da milyonlarca gösteriye yol açtı.

El-Alam: Evet, bahsetmek istediğimiz gelişme de bu. Rahmetli İmam bu yeni sorun ve zorlukların karşısında nasıl durdu ve bir cumhuriyet kurdu?

Hasan Maki: İran etnik kökenleri konusu gündeme getirildi ve İslam İnkılabı karşıtı eğilimlere sahip "Mücahitler Hareketi" kuruldu. Bunlar, Huzistan Araplarını kışkırtmaya çalışıyorlardı.

El-Alam: İmam Humeyni onlara nasıl davrandı?

Hasan Maki: İmam Humeyni, halkı harekete geçirerek ve birleştirerek bu komplo ve planlarla mücadele etti ve tüm bunların büyük şeytan ABD ve Batı'nın kışkırtması olduğunu açıkladı. O sırada işin içinde Amerikalı rehineler vardı, bu yüzden ABD taviz vermek zorunda kaldı.

 

El-Alam: İmam Humeyni'nin (r.a) Filistin ve Kudüs meselesi de dahil olmak üzere özel önem verdiği bazı konular vardı ve vefat edene kadar bunları savundu. Hatta şimdi bile bazı Arap ve İslam ülkelerinin Siyonist rejimle ilişkilerini normalleştirmesine rağmen, İran İslam Cumhuriyeti Filistin ve Kutsal Kudüs davasını desteklemeye devam etmektedir. İmam Humeyni'nin bu konuyu önemsemesini nasıl görüyorsunuz?

Hasan Maki: İmam Humeyni, İsrail'i İslam dünyasının merkezinde yok edilmesi gereken kanserli bir tümöre benzetmiştir.

El-Alam: Sizce dini ve inanç boyutu da dikkate alındığında, ilişkilerin normalleştirilmesi çabaları ışığında İran'ın Filistin meselesine gösterdiği önem nasıl değerlendirilir?

Hasan Maki: İran'ın bu konudaki görüşü net olsa da elbette bu çok karmaşık bir konu.

İslam İnkılabı, Müslümanlar arasında yeni bir umudun başlangıcı oldu

El-Alam: Merhum Güney Afrika lideri Nelson Mandela, İmam Humeyni hakkında şunları söyledi: "O, İslam'ın bir evladıydı ve geçmiş ve gelecek nesillerin doğru yola yönlendirilmesinde büyük rol oynadı." Bu açıklamaya ve sizin çalışma ve araştırmalarınıza ve düşünürlerin İmam Humeyni hakkındaki görüşlerine göre, bu mesele nereden kaynaklanmaktadır?

Hasan Maki: İmam Humeyni, insanların geleneksel liderlerin bittiğini düşündüğü bir dönemde geldi ve biz Hartum Üniversitesi'nde öğrenciydik ve insanların hayal kırıklığına uğradığını gördük. Ama o dönemde İslam İnkılabı ortaya çıktı. İslami Hareket'in üyesiyken 1977'de cezaevine girdim ve bir yıl sonra serbest bırakıldım. İslami hareketlerin meyve vereceğini ve devam edeceğini düşünmüyordum. Biz umutsuzluk içerisindeyken ansızın bölgede ve İslam dünyasında yeni bir şafak gördük. İslami hareketlerin başarısız olduğu bir dönemde İslam İnkılabı yeni bir umudun başlangıcıydı. Öyle ki, yeni bir İslami plan ortaya çıktı, o dönemde kendi kendime "İran'a  gitmem ve devrimi yakından görmem gerekiyor" dedim.

Ben İnkılabı yakından görmek için İran'a, ardından Necmettin Erbakan'ı tanımak için Türkiye ve Cemaat-i İslami imamını tanımak için de Pakistan'a da gittim. Ama İran'da olanla Türkiye ve Pakistan'da olan arasında çok büyük fark olduğunu gördüm. Erbakan Türkiye'de parlamento gruplarına liderlik ediyor ve enkazın altından çıkmaya çalışıyordu. Pakistan'daki Cemaat-i İslami de el-Mansura'da halktan izole edildi ve çalışmaları sadece el-Mansura'da ve kitaplarda görüldü. Oysa İran'da sokaklarda mustazafları, inkılabı, İslam'ı ve Amerika'ya ölüm sloganlarını görüyorsunuz.

 

İran İslam Cumhuriyeti'nde dikkatimi çeken ve beni araştırma yapmaya sürükleyen bir diğer nokta da, inkılap yıllarında gerçekleşen halk seferberliği, halkın devrim için fedakarlığı ve aralarındaki sevgi ve dayanışmadır.

El-Alam: Sudan'ın geçmiş ve gelecekteki durumuna ilişkin görüşünüz nedir?

Hasan Maki: Sudan entelektüel ve coğrafi olarak erozyona uğruyor. Güneyin ayrılmasıyla ülkenin bitki örtüsünün %90'ı, petrolünün %85'i kayboldu. Mavi Nil'de, Nuba Dağları'nda ve ülkenin diğer bölgelerinde hala ayaklanmalar var. Sudan haberleri çok acı ve rahatsız edici.

Sudan'da büyük yangın olayı

El-Alam: Bu korkutucu bir söz

Hasan Maki: Birkaç gün önce insanların fark etmediği bir şey oldu. Sudan'ın Sevakin limanında yangın çıktı. Olay sadece limanın, paketlerin ve araçların yakılması ve 2 bin 500 yatırımcının mülkünün yok edilmesi değildi. Yıllar önce, Haçlı Seferlerinden önce I. Richard, Sudan'ın Ayzab limanını ateşe verdi.

Hatırlatmak gerekir ki, Sevakin'deki yangın, özgürlükçü subaylar tarafından bir darbenin gerçekleştiği

1952'de Kahire'deki yangından daha az boyutta değildi. Bu nedenle, bahsedilen bu yangının, özellikle Sudan'a dış müdahalenin arttığı bir dönemde, Sudan'ın siyasi geleceği için sonuçları olacaktır.

El-Alam: Yabancı müdahale, hükümet ülkede zayıfladığı an başlıyor ve tarih buna şahittir.



Yeni yorum ekle