Nasrallah: İç Savaş Bizim Kırmızı Çizgimizdir
Hizbullah Genel Sekreteri Salı günü Beyrut'ta düzenlenen bir seçim kampanyasında yaptığı konuşmada, İsraillilerin Lübnan'a karşı herhangi bir askeri harekata girişme niyeti olmadığını söyledi.
Welayet News - Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘Direniş, içerideki paralı askerlere ve Siyonist rejime teslim olmayacaktır.’
Seyyid Hasan Nasrallah, konuşmasının başında Beyrut halkına direnişe destek için toplanmalarından dolayı teşekkür etti ve şunları söyledi: ‘Halkın bugün ve dün gösterdiği geniş çaplı varlık, direnişe karşı darbeye güvenen herkese bir mesajdır.
Filistin ve Kudüs olmadan Araplık olmaz ve geçici Siyonist rejimle ilişkileri normalleştirince Araplığın hiçbir anlamı kalmaz. Direniş için oy veren yurtdışında yaşayan tüm Lübnan vatandaşlarına teşekkür ederim.
Terörizm suçlaması direnişin bedelidir. Geçtiğimiz günlerde yaptığım Kudüs Günü konuşmasının ve Lübnan'da direnişin hazır olduğundan bahsetmemin ardından, İsraillilerin Lübnan'a karşı herhangi bir askeri harekâta girişme niyetinde olmadıklarını vurguladıklarına dair bir mesaj aldım.’
Düşmana ve mesajlarına asla güvenilmez
Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasına şöyle devam etti: ‘Bazı Körfez ülkelerindeki tehditlere rağmen yurt dışında yaşayan Lübnanlıların direnişe oy vermesi, onların cesaretlerini, dürüstlüklerini ve samimiyetlerini gösteriyor. Düşmana da onların mesajlarına da başbakanının açıklamalarına da güvenmiyoruz. Bu nedenle İsrail manevralarının sonuna kadar, hazırlığımız güçlü bir şekilde baki olacaktır.
Lübnan'a yönelik herhangi bir saldırıya izin vermeyeceğiz. İsrail manevrasını takip eden kardeşlere, Siyonist düşmanın başbakanın manevrayı izlemeye gittiğini ve bu rejimin kimseyle karşı karşıya gelmek istemediğini belirttiğini söylemek istiyorum. Bu mesaj direniş içindir ve düşman, direnişin sözlerinde samimi olduğunu ve her türlü saldırıya karşılık vereceğini bilmektedir.
Nebih Berri'nin söylediği her şey, dimdik duran ve yoluna devam eden Hizbullah ve Amel’in yaklaşımlarını gösteriyor. Hükümetin yerini kimse tutamaz. Biz de kendimizi hükümetin yanında bir hükümet ya da hükümetin yerine bir parti yerine koymuyoruz. Bir sistemi ya da ülkeyi yıkıp yeniden inşa etmekten bahsetmiyoruz, ancak bu sistemde onun faaliyetini engelleyen sorunlar olduğunu ve Lübnan halkının taleplerini karşılamadığını ve bu sorunların çözüme kavuşturulması gerektiğini söylüyoruz.’
İç savaş Hizbullah'ın kırmızı çizgisidir
Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan'daki mezhebi çeşitliliğe değinerek şunları söyledi: ‘Önceden pek çok kişi birçok değişiklik yapmaya çalıştı ama ülke bir iç savaşa girdi. İç savaş kırmızı bir çizgidir ve bunda ısrar eden herkes hain olarak kabul edilmelidir. Bizim istediğimiz adil ve güçlü bir ülke inşa etmektir ve 2009'daki siyasi belgemizde de bunu söyledik.’
Hizbullah Genel Sekreteri, parlamentoyu, seçimlerle oluşan tüm kurumların anası olarak nitelendirerek şu ifadelerde bulundu: ‘ Bu, seçim yasasının anahtar olduğu ve çoğunluk yasasının adil olmadığı, görelilik yasasının ise en adil yasa olduğu anlamına geliyor. Adil bir ülke, vatandaşlarının temsilcilerini parlamentoya getirebileceklerini düşündükleri bir seçim yasasına sahip olan ülkedir. Elbette oy kullanma yaşı nedeniyle genç nesle çok büyük baskılar yapıldı Çünkü çalışıp vergi vermelerine rağmen oy kullanamıyorlar. 18 yaşındakilere oy kullanma hakkını vermek için mücadele gerekiyor.
Vatandaşlarını vergilerle zayıflatmayan hükümet adil bir hükümettir. Hizbullah son yıllarda yoksullardan vergi alınmasına karşı çıktı. Adil ve yetenekli bir hükümet, egemenliğini, suyunu ve toprağını koruyabilen, toprağı savunabilecek bir ordusu olan, kurtuluş ve koruma yükünü halkın omzuna yüklemeyen bir hükümettir. Bu nedenle, adil ve güçlü bir ülkeyi tek başına Hizbullah'ın inşa edebileceğini söylersem, dürüst olmam. Çünkü Lübnan'da bunu kimse tek başına yapamaz ve partilerin ve hareketlerin işbirliğine ihtiyaç vardır. Çünkü katılıma dayalı bir ülkedeyiz. Herkes ağırlığına göre parlamentoda milletvekiline sahip olmalıdır. Görelilik yasası bu imkânı sağlamıştır.
Bu hareket, Lübnan'ı krizden çıkarmak için ulusal katılımı desteklemektedir. Biz azınlık veya çoğunluk istemiyoruz. Biz Lübnan'ın krizden çıkabilmesi için hükümetin oluşumuna ulusal katılım istiyoruz. Hizbullah olarak giderek daha fazla sorumlu olduğumuzu hissediyoruz. 1992'den 2005'e kadar, Lübnan'daki mevcut ekonomik duruma yol açan politikalara muhalefet nedeniyle hükümette bir temsilcimiz olmadı. Ülkedeki gergin atmosfer nedeniyle, yeni Ortadoğu'yu oluşturmak için George Bush ile ittifak kuran siyasi tarafın direnişe destek vermesi için hükümette bir temsilcimiz yoktu. Ama şimdi daha fazla güçle iktidarda olmaya kararlıyız. Aslında sorumluluk bizi sistemin bir parçası yaptı. Bugün bile hükümetten direnişi desteklemesini istemiyoruz.
Kimse, Hizbullah’ın ülkenin ve sistemin bir parçası olduğunu söylediğinde krizlerin sona ermesini beklemiyor. Bu konu Hizbullah'ın iradesinde değil ve tüm taraflar arasında işbirliğini gerektiriyor. Hedeflerimize ulaşmak için çabalamalıyız. Lübnan siyasi sisteminin yapısı budur. Gruplarla ittifak kurulduğunda kimse bizim bu gruplarla tek bir parti olduğumuzu, söylemlerimizin ve kararlarımızın aynı olduğunu zannetmesin. Ayrıca ihtilaflar da bu koalisyonların ayrılması anlamına gelmez. Ekonomik ve mali durum ve geçim sıkıntısı için bir plan gerekmektedir. Bu, mesele Lübnan'ı bağımlı bir ülke haline getirmeden dürüstçe ve ciddi bir şekilde ele alınmalıdır.’
Neden Amerika’nın korkusuyla hazinelerimizi çıkarmayalım ki?
Seyyid Hasan Nasrallah, Lübnan'ın doğuya ve batıya hareket etme politikasına da değinerek şunları söyledi: ‘Hükümet, Amerika için doğu şirketlerine kapılarını açmamakta ısrar ediyor. Doğu ve Batı siyasetini ve hükümetin ABD için doğu şirketlerine kapıyı açmama konusundaki ısrarını hatırlıyorum ve bu, ilerleyemeyeceğimiz anlamına geliyor. Lübnan Denizi'nde hazinemiz var ama insanlar aç ve borçlu, göç ediyorlar. Oysa eğer hükümet Lübnan hazinesini çıkarmaya yönelse en az on milyarlarca dolar kazanacak. Özellikle de güney sularında. Neden bu hazineyi çıkarmıyorsunuz? Kimden korkuyorsunuz? Amerika'dan mı? İsrail neden tartışmalı bölgelerde sınırın çizilmesini ve kazılmasını beklemiyor? Lübnan neden suları ve sınırları içinde çalışmıyor? Ben Lübnan'ın, kendi bölgesel suları olarak gördüğü her yeri, hatta tartışmalı bölgeleri bile kazma hakkına sahip olduğunu söylüyorum.
Lübnan fakir bir ülke değil ve politikacılar onu fakir bir ülke haline getirmemelidir. Bir bakan (George Kardahi), bakan olmadan önce bir şeyler söylediği için istifaya zorlandı ve Fars Körfezi'ne komşu ülkelerde Lübnanlılar tehdit edildi. Düşmana karşı durabiliyoruz. Çünkü Lübnan zengin ve güçlü bir ülke. Öyleyse neden fakir bir ülke haline gelelim ve biz de Uluslararası Para Fonu'na gidelim? Veriler, Lübnan'ın çok fazla petrol kaynağına sahip olduğunu, ancak Siyonist düşmanın onu yağmaladığını gösteriyor.’
Yolsuzlukla mücadele İsrail'e direnmekten daha zor
Hizbullah Genel Sekreteri sözlerine şöyle devam etti: ‘Hizbullah dört yıl önce yolsuzlukla mücadelesini açıkladı ve o zaman bu konunun İsrail'e direnmekten daha zor olduğunu söylemiştim. Önümüzdeki yıllarda aynı İsrail karşısında direniş gösterdiğimiz gibi yolsuzlukla da mücadeleye devam edeceğiz. Elektrik konusu da milletvekilleri ve yeni hükümet için bir öncelik olmalıdır. Bütün taraflar bu plana katılmalı ve onun önündeki engelleri kaldırmalıdır.
Lübnan halkı seçimlere katılmak ve katılmamak arasında bir yol ayrımındadır. Ey Lübnan halkı! Sizler iki tarafla karşı karşıyasınız. Bir taraf iç barış istiyor ve bunun için canını feda ediyor ve el-Tayuna yolunda öldürülüyor ve bu barış için, intikam alabilecek olmasına rağmen şehitlerini ve yaralılarını bölgeden çıkarıyor. Diğer taraf ise yurtdışında hizmet eden taraftır. Silahı olan, bu silahla öldüren ve iç savaşa hazır olan birinin silahsızlandırmak istemesi çok gariptir.’
İran'ın Lübnan seçimlerine hiçbir müdahalesi yoktur
Hizbullah Genel Sekreteri şu ifadelerde bulundu: ‘Bu hareket, paralı bir asker haline gelmeden, gücü yeniden Lübnan’a döndürmek için dış ve diplomatik ilişkilerini kullanacaktır. Oysa diğer taraf dışarıdan para getirip onu yağmalıyor. İran İslam Cumhuriyeti seçimlere müdahale etmiyor ama bazı yabancı büyükelçiler (ABD ve Arabistan büyükelçileri) seçimlere müdahale etmeye çalışıyor. Sizler Lübnan halkı olarak, tüm kaygısı Lübnan olan bir grup ile tüm kaygısı ABD ve Batı'yı memnun etmek olan bir grup arasındasınız.’
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının sonunda Lübnan halkına hitap ederek şunları söyledi: ‘Sizler, Lübnan'ı koruyan direnişle ve gücü Lübnan’ın elinden almak isteyen sahte yöneticilerle karşı karşıyasınız. Lübnan'ın güçlü ve bölgenin hâkimi olmasını isteyenler ile Lübnan'ı küçük düşürmek isteyenler arasında seçim yapmak zorundasınız. Oylarınızın Lübnan'ın şehitlerine, direnişine, gücüne, onuruna ve izzetine ait olduğunu biliyorum.’
Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah dün de Sur şehrinde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, direnişin bu seçimdeki amacının ülkenin ekonomik krizini çözmek olduğunu ifade etti ve şunları söyledi: ‘Hizbullah, seçim konferanslarında Lübnan halkının temel sorunlarına değinecektir. Yapılan anketlerin biri, halk için önemli olan şeyin ekonomi, geçim ve yolsuzluk meselesi olduğunu göstermiştir ve çok az sayıda kişi direnişin silahını gündeme getirmiştir. Maalesef bazı siyasi gruplar bu konuyu en alt öncelikten çıkarıp en öncelikli meseleleri haline getirdiler.
Birkaç ay önce bu gruplar direnişin silahını seçim kampanyaları için kullandılar. Direnişi silahsızlandırmak ve Hizbullah'tan kurtulmak isteyenler, Filistin'de geçici işgalci rejimin kurulmasından bu yana güneyin sorunlarının farkında olmayan kişilerdir.’
Yeni yorum ekle