Siyonist Basınında Çarpıcı Yorum: Ukrayna-Rusya Savaşının Galibi Erdoğan

Cu, 04/03/2022 - 16:46

‘İsrail’ medyası, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın en büyük kazananının AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ve krizi doğru yönetirse siyasi açıdan büyük bir galibiyet alacağını yazdı.

Welayet News  - ‘İsrail’in en eski gazetesi Haaretz, yayınladığı bir makalede Türkiye’nin Rusya – Ukrayna Savaşı’ndaki konumunu inceledi.

Rusya-Ukrayna krizi başladığından beri dünyadaki genel tavır, krizde Ukrayna’nın veya Rusya’nın desteklenmesi oldu. Özellikle Batılı ülkeler, Ukrayna’yı destekledi ve Rusya’ya yaptırımlar uyguladı.

24 Şubat’ta Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasıyla birlikte taraflar daha da netleşti. Avrupa Birliği ve NATO ülkeleri, Rusya’ya peşi sıra ekonomik yaptırımlar uyguladı ve hava sahasını Rus uçaklarına kapattı.

Türkiye ise hem Rusya’nın Kırım ilhakını ve Ukrayna’ya açtığı savaşı kınadı, hem de Rusya’ya yaptırım uygulamadı. Haaretz’deki makaleye göre, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ilginç üçüncü bir yol izledi. Türkiye’nin ne Ukrayna ne de Rusya ile bağlarını koparamayacağını söyleyen Erdoğan, iki ülke arasında yürütmesi çok zor bir denge politikası kurdu.

Batı ile ilişkilerin yeri doldurulamaz

Türkiye, Ukrayna’ya Bayraktar TB2 SİHA sistemleri sattı. Bu SİHA’lar, Rus birliklerine karşı aktif olarak kullanıldı.

Türkiye ayrıca Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni uygulamaya koydu ve NATO müttefiklerini tatmin etti. Rusya ile yakın ilişkileri sebebiyle NATO ülkelerinin yakın takibinde olan Türk diplomasisi, Batılı müttefiklerini rahatlattı.

Louis Fishman’a göre bu durumun sebebi, Türkiye’nin Batı ile olan yeri doldurulamaz ilişkileri. Her ne kadar Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi her yıl büyüse de, Türkiye’nin asıl ekonomik ilişkileri AB ve Amerika ile kurulu. Makaleye göre Rusya asla Amerika ve AB’nin yerini dolduramaz.

Putin'in sabrını sınadı

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu, Rusya’nın yaptıklarını “Haksız, hukuka aykırı ve kabul edilemez” bulduğunu söyledi. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin Rusya’ya yaptırım uygulamayacağını ve diyalog kanalını açık tutacağını söyledi.

Makaleye göre bu durum, Erdoğan’ın Putin’in sabrını sınamak istemesinden kaynaklandı. Erdoğan’ın Batı ile olan ilişkilerini tekrar iyileştirmek istediği, fakat bunu yaparken de Putin’le olan ilişkileri koparmak istemediğinin altı çizildi. Erdoğan’ın üçüncü yol diplomasisin, Rusya ile köprüleri atmadan Batı eksenine dönmeyi hedeflediği iddia edildi.

 

Ortadoğu'da ABD'nin çizgisine dönüş

Louis Fishman, Türkiye’nin BAE, İsrail ve Mısır’a yönelik diplomatik girişimlerini şu şekilde tanımladı:

“Türkiye, Ortadoğu’da Amerika’nın çizgisine geri dönmek istiyor. Bu yüzden başta İsrail olmak üzere, aralarında Mısır ve BAE’nin de bulunduğu bazı ülkeler ile ilişkilerini iyileştirmek istiyor. Bilhassa Netanyahu döneminde kötüleşen Türkiye – İsrail ilişkilerinin düzeltilmeye çalışılması büyük önem arz ediyor.”

ABD'den Türkiye'ye peş peşe övgüler

Türkiye – Rusya yakınlaşmasından bu yana Türkiye’ye karşı oldukça eleştirel bir tavır takınan Amerikan siyasileri, Rusya – Ukrayna Savaşı başladığından beri Türkiye’ye karşı olumlu yorumlar yaptı.

Özellikle Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü vurgulaması sebebiyle ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, “Türkiye’ye Ukrayna’ya verdiği güçlü destek için teşekkür ederim” dedi.

Cumhuriyetçi senatör Marco Rubio ise, Türkiye’nin SİHA’larını methetti. Rubio, Amerikan Senatosu’nun İstihbarat Komitesi’nde yer alması sebebiyle siyaseten güçlü bir figür.

Amerika’nın Cumhuriyetçi ve Demokrat siyasileri, Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni uygulama kararını almasının ardından Türkiye’yi alkışladı.

Makaleye göre bütün bu durumlar, Amerika’nın Türkiye’ye “yeşil ışık yaktığının” göstergesi. Louis Fishman, Rusya ile Türkiye arasındaki bağlantıların Amerika için artık bir tehdit teşkil etmediğini iddia etti ve şöyle dedi: “S-400 alımına rağmen artık Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkileri, Amerika için bir tehdit değil. Türkiye, Amerika ve AB eksenine geri dönüş yapabilecek pozisyona geldi.”

Erdoğan'ın önündeki en büyük engel

Avrupa Birliği ve ABD’nin Türkiye ile yakınlaşmaya hazır olduğunun iddia edildiği makalede, Erdoğan’ın önünde bazı engeller olduğu aktarıldı.

Özellikle “siyasi tutuklular” ve “siyasi haklar” konularında AB’nin ve ABD’nin bazı beklentileri olduğu ve Erdoğan’ın gerçekten Batı ile ilişkilerini düzeltmek istiyorsa, bu durumda adımlar atması gerektiği ifade edildi. Aksi takdirde Batı ve Türkiye arasındaki ilişkinin bir cam kadar kırılgan olacağı belirtildi.

Sandığı işaret ettiler

Yazıda, Erdoğan’ın bu konularda Batı çizgisine uyumlu adımlar atmaması durumunda, bir sonraki seçimleri kaybedebileceği iddia edildi.

Louis Fishman, Erdoğan’ın güçlü lider konumundan vazgeçmesinin bu açıdan riskli olduğunu ve izleyeceği politikaya göre bu krizin en büyük kazananı yahut kaybedeni olabileceğini öne sürdü.

SoL



Yeni yorum ekle