HDP çözüm deklarasyonunu açıkladı

Çar, 23/05/2018 - 18:24

“Kürt Sorununa Çözüm Deklarasyonu”nu açıklayan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin temel sorunlarının çözülemeyeceğine dikkat çekti. Buldan, çözüm için Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin kaldırılması gerektiğini söyledi.

Welayet News - Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), Kürt sorununa yönelik düşüncesini ve bakış açısını yansıtan ‘Kürt Sorununa Demokratik Çözüm Deklarasyonu’nu  Diyarbakır il binasında bulunan Vedat Aydın Konferans Salonu’nda düzenlediği basın toplantısı ile kamuoyuna açıkladı. Açıklamaya, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan, Sezai Temelli, Tevgera Jinên Azad (TJA), Barış Anneleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) il ve ilçe yöneticileri, HDP milletvekili adayları, MYK ve Parti Meclisi (PM) üyeleri katıldı.

‘GENİŞ BİR İTTİFAK GERÇEKLEŞTİRDİK’

Açıklama öncesi konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “24 Haziran seçiminde HDP olarak AKP-MHP faşizmini yenmek, Kürt halkı ve Türkiye halkları üzerinde yaratılan baskıyı yok etme üzerine birçok görüşme gerçekleştirdik. 24 Haziran’ı Türkiye ve Kürt halklarının kaderinin değişmesi olarak ele alıyoruz. Bunlar da ancak 24 Haziran başarısıyla elde edilebilir. Türkiye Batısında yaptığımız görüşmelerde geniş bir ittifakı gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Türkiye’nin Batısında yaşayan ötekileştirilen, yok sayılanlarla birlikte el ele vererek bu sürecin başarıya ulaşması noktasında kararlar aldık” dedi.

‘KÜRDİ İTTİFAK ÇALIŞMALARI YÜRÜTÜLDÜ’

“Özellikle Amed’de yapmış olduğumuz görüşmelerde Kürtlerin ortak taleplerinin hayata geçirilmesi noktasında önemliydi” diyen Buldan, Kürdistani partilerle gerçekleştirdikleri ittifak çalışmaları hakkında ise şunları söyledi: “Kürt halkının anadil başta olmak üzere statü üzerinden görüşmeler gerçekleştirildi. Kürt halkının yıllardır yaşadığı acıların bir an önce son bulması açıcından taleplerin biran önce hayata geçirilmesinin göstergesiydi. AKP-MHP ittifakına karşı Kürdi tüm kesimlere gelin ittifakımızı oluşturalım diyoruz. Biz Kürtler zayıf olduğumuz için değil parçalı olduğumuz için özgürlüğe uzağız. 24 Haziran kalıcı ve onurlu bir barış için umuttur. Savaş politikalarıyla iktidarını sürdürmeye çalışanlara, ablukalarla ve yıkımlarla insanları yerinden edenlere inat, barış diyenler kazanacaktır.”
Konuşmasına, “Bir büyük iddianın sahibiyiz,  her alanda çözüm üretiyor, çözüm öneriyor ve çözüm vaat ediyoruz. Farkımız bu. Şimdi önümüzde yüzyıllık devasa bir sorun var ve bunu çözmeye; Türkiye, bölge halklarına huzur getirmeye adayız” sözleriyle devam eden Buldan, ardından Kürt sorununa Demokratik Çözüm Deklarasyonu’nu okudu.

Deklarasyonda şu başlıklar yer aldı:

SORUNDAN KAÇIŞ YOK: Partimiz, bileşenleri ve üzerinde yükseldiği politik taban açısından bu sorunun hem taraflarından biridir ve hem de, sorunun çözümüne ilişkin en birikimli, donanımlı partilerin başında gelmektedir.  Bu sorundan kaçış ve onu görmezden gelmek; Türkiye’nin temel sorunlarından kaçmak anlamına gelir. 24 Haziran’da yapılacak olan seçim ittifakları da bu soruna yaklaşım üzerinden şekillenmiştir.

KÜRT VE DEMOKRASİ KARŞITLIĞI:  AKP ve MHP, Kürt ve demokrasi karşıtlığı temelinde ittifakı geliştirirken, oluşan diğer ittifak da sorunun özünü görmezden gelen bir bakış açısı ile hareket etmektedir. Partimiz, ise sorunun çözümü için halkların, demokrasi ve barıştan yana toplumsal güçlerin ittifakını hayata geçirmiştir. Günümüzde yaşadığımız anti-demokratik sistemin genetik kodları Kürt inkârından beslenmektedir. Bu yönelim ve tercih kendi açmazını da yaratmıştır: Kürt sorunu derinleştikçe sistem tıkanmış, kaos hali yaşanmaya başlamıştır.

OHAL VE KÜRTLER: Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’deki demokrasi sorunu başta olmak hiç bir temel sorunun çözülmeyeceği açıktır. Bugün Türkiye’nin tamamında görülen OHAL, KHK’ler, kayyım atamaları, topluma karşı uygulanan şiddet, tutuklamalar, yoksullaştırma politikaları, işkence yöntemlerinin tamamı önce Kürtler üzerinde uygulanmaya başlanmış, daha sonra bütün Türkiye’ye yayılmıştır. Asgari düzeyde bir demokratik duruş bile öncelikle Kürtlere uygulanan inkar, baskı ve şiddet politikalarına karşı net bir tutum belirlemekten geçer. HDP, demokratik bir ülke yaratmak için Kürt sorununun çözümünü olmazsa olmaz kabilinde görmektedir.

KÜRT SORUNU STATÜ SORUNUDUR: Bir toplumun nasıl yaşayacağı, nasıl yönetileceği siyasi ve meşru bir hak olarak kendi tercihlerine bağlıdır. Bu açıdan HDP, Kürtler başta olmak üzere diğer bütün toplumların hak taleplerini kabul eder. Kültür, dil ve kimlik gibi taleplerin anayasal çerçevede çözümünü savunur ve farklı kimlikleri reddeden, onları yok sayıp bastıran tekçi anlayışı ortadan kaldırmak için mücadele eder. Tarihten günümüze kadar devam eden Kürt sorunu bir statü sorunudur.

KÜRTLER KENDİ MEKANİZMALARINI OLUŞTURMALI: Talep edilen; üniter devlet yapısı içinde, Kürtlerin kendi karar mekanizmalarını oluşturmasıdır. Yerel ve yerinden yönetim talebi bu anlamda sorunu çözecek temel ve başat taleplerden biridir. Bu model dünyanın değişik yerlerinde uygulanan, merkezileşmeyi ve tekleşmeyi önleyen demokratik bir modeldir.  Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı da bu ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Partimiz Türkiye’nin 1992 yılında imzaladığı bu şartın çekincelerini de ortadan kaldırılarak hayata geçirilmesini savunmaktadır.  HDP döneminde, özgürlükçü laikliğin, çoğulculuğun, kuvvetler ayrımının merkeze alındığı, çok dilli, çok inançlı, eşit yurttaşlık temelli demokratik anayasa, ülkedeki tüm toplumsal grupların katılımı ile hazırlanacaktır.  Demokratik anayasa, merkezin tahakkümüne karşı yereli, devletin tahakkümüne karşı toplumu savunacak; merkeziyetçiliği değil adem-i merkeziyetçiliği esas alacaktır.

KAYYIMLAR GERİ ÇEKİLMELİDİR: Demokratik anayasa ile güvence altına alınmış yerel demokrasiye dayalı Demokratik Cumhuriyet, tekçiliğin değil çoğulculuğun, otoriterliğin değil demokrasinin, ayrışmanın değil bir arada yaşamanın çatısı olacaktır.  OHAL kaldırılacak ve OHAL’e dayanılarak kayyum atanan belediye eş başkanları derhal görevlerine iade edilecektir. OHAL ve KHK’lerle bölgede kapatılan pek çok sivil toplum örgütü ve anadilde yayın yapan medya organları yeniden açılacak ve tüm mal varlıkları iade edilecektir. Yargıda da eşit ve adil yargılanma için alınacak önlemlerin yanısıra herkesin anadilinde hizmet alabileceği yargı koşulları oluşturulacak, mahkemelerdeki tercümanların parasının yargılananlar tarafından ödenmesi uygulamasına son verilecektir.

TCK’DA ADİL DÜZENLEMELER YAPILMALI: Hasta mahpusların derhal serbest bırakılmasını sağlanacaktır. Mahpusların dışarıda tedavi edilebilmeleri için tam teşekküllü devlet hastanelerinden alınacak raporlar yeterli görülecektir.  Cezaevlerinde haksız yere tutuklu olan gazeteciler, kadınlar, siyasetçiler, öğrenciler TCK’da yapılacak adil düzenlemeler ile özgürlüğüne kavuşacaktır.  Başta Sayın Abdullah Öcalan’ın kaldığı İmralı cezaevi olmak üzere cezaevlerindeki tecrit uygulamalarına son verilerek cezaevi idarelerine verilen “infaz yakma” yetkisi kaldırılacaktır.

GEÇMİŞ VE HAKİKATLERLE YÜZLEŞME TOPLUMSAL BARIŞIN ÖN KOŞULUDUR: Geçmişi ile yüzleşmeyen toplumlar bugünlerini anlayamaz ve geleceklerini kuramazlar. Yaşanan soykırımlar, tehcir, katliamlar, infazlar, kayıplar ve benzeri uygulamaların araştırılması ve hakikatlerin ortaya çıkarılması amacıyla “Hakikat Komisyonları” kurulacaktır.  Bugüne kadar zorla yerinden edilmeler nedeniyle devlet veya korucular tarafından el konulan tüm mülkler sahiplerine iade edilecektir.

SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARINA ZARAR GÖRENLERE TAZMİNAT ÖDENECEK: 2015 yılında başlayan sokağa çıkma yasakları adı altındaki ablukalarda, yerinden edilenlerin tüm zararı tazmin edilecek, yıkılan kentler aslına uygun olarak yeniden inşa edilecektir. Mayınların ve savaş atıklarının temizlenmesi, mayınlı arazilerin tarımsal üretim yapmak üzere kullanıma açılması sağlanacaktır. Sınır barajları ve HES projelerine son verilecektir.  Kentten köye geri dönüşü teşvik edilecek, dönüş yapanların üretime katılmaları için maddi destek sunulacaktır. Koruculuk sistemi lağvedilecek suça karışan korucular yargılanacaktır. Korucuların sebep oldukları zararlar tazmin edilecektir. Suça bulaşmamış olan korucular ise toplum yararına programlar kapsamında istihdam edilecektir.

KAMUSAL HİZMETLERDE ANADİL HAKKI: Kürtlerin; dil, kültür ve kimlik talepleri halk olmaktan kaynaklanan temel haklardır.
Anadil, kimlik ve kültür kabulünün ve gerçekleşmesinin ön koşuludur. Partimiz, ülkenin resmi dilinin yanı sıra, kamusal ve sivil alanda çok dilli eğitim, çok dilli yaşam ve çok dilli kamusal hizmeti esas alır. Eğitimin bütün kademelerinde anadilde eğitim görülecektir.  Anadil kullanımına karşı geliştirilen politikaların tamamı iptal edilecek, yer isimlerinin iadesinden, coğrafi tanımların orijinal isimleri ile kullanılmasına kadar gasp edilmiş haklar iade edilecektir.  Kürdistan ismi tarihsel bir hakikattir ve tarihi coğrafyayı tanımlamak için de kullanılmaktadır. Geçmişte bu realiteyi dile getirmesine rağmen, AKP-MHP iktidarının yine aynı realiteyi yasaklı hale getirmesi mücadele gerekçelerimizdendir.  Partimiz, çok dillilik politikası kapsamında resmi olarak çok kültürlülüğü savunur ve her kültürün kendisini geliştirmesi için gerekli mekanizmaları yaratır.

KÜRTLERİN ULUSAL BİRLİĞİ SAĞLANMALIDIR: Ortadoğu’da statükocu devletler ve güçler, Kürt halkına ve kazanımlarına karşı hiç olmadığı kadar kapsamlı bir saldırı dalgası başlatmıştır.  Bu nedenle Kürtlerin ulusal birliğinin sağlaması en acil sorunlarımızdan biridir. HDP, bir yandan Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük güçlerinin ittifakı olarak yükselirken, diğer yandan Kürt halkının asimilasyoncu, baskıcı, tekçi yapılara karşı siyasal olarak bir araya gelmesini savunur.  Kürt Ulusal Birliği, bölgedeki demokratik birliktelik açısından da gerekli ve kaçınılmazdır. Partimiz, Kürt ulusal birliği ile Türkiye demokrasi güçlerinin ortaklığı için çaba gösterir ve bunun için üzerine düşen tüm görevleri yerine getirir.

ÇÖZÜM MUHATAPLARIYLA MÜMKÜNDÜR: Dünya deneyimlerinden de ortaya çıktığı gibi, her türlü çatışma süreci ancak diyalog, müzakere ile çözülebilir. HDP fikriyatının toplumda karşılık bulduğu dönem çözüm sürecidir ve HDP çözüm sürecinde yaşanan tıkanıkların ve engellerin bire bir tanığıdır. Sorunun tarafları ve muhatapları belidir. PKK Lideri Abdullah Öcalan, 2013-2015 yılları arasında yürütülen diyalog sürecinde bir aktör olarak sorunu çözebilecek güçlü bir muhatap olduğunu göstermiştir.  Partimiz, siyasi hesaplara kurban edilen bu sürecin, bütün toplumsal dinamikleri dahil ederek yeniden başlatılması için PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde yürütülen tecrit uygulamasının kaldırılmasının gerekli olduğunu her zaman vurgulamaktadır.

BARIŞ MÜCADELESİ DEMOKRASİ MÜCADELESİDİR: Partimiz, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır. Kürt sorununun çözüldüğü Türkiye’de ne OHAL kalır, ne darbe mekaniği devreye girer, ne de otoriterleşme ve tek adam tehlikesi ortaya çıkar. Türkiye halklarının huzura, güvene ve refaha kavuşmaya ihtiyacı vardır. Bunun yegâne yolu Kürt sorununda kalıcı barışı sağlamaktır. Barış, sadece çatışmaların, ölümlerin ve acıların olmaması değil, aynı zamanda erdeme, iyiliğe, bir arada yaşama doğru atılan en büyük adım olacaktır. 24 Haziran kalıcı ve onurlu bir barış için umuttur. Savaş politikalarıyla iktidarını sürdürmeye çalışanlara, kayyumcu zihniyete, ablukalarla ve yıkımlarla insanları yerinden edenlere inat, barış diyenler kazanacaktır.

 



Yeni yorum ekle