Aleviler yeni bitti Şii verelim
Aleviler yeni bitti Şii verelim
Arap Baharı denilen kanlı tezgâh öncesinde Sünni AKP’nin bölgesel ilişkileri çok iyiydi. Özellikle Alevi Esad, Şii Maliki ve yine Şii İran.
‘Arap Baharı’yla birlikte AKP Sünni hilafet ve saltanat hayallerine kapıldı. ‘Alevi Esad engel oldu’.
Adamın eşi Sünni ve Suriye’de Aleviler yüzde 10-12 civarındaydı ama olsun. İnanılmaz bir kampanyayla Alevi düşmanlığı provoke edildi.
İçte ve dışta. Yüzlerce din adamı, onlarca iktidar, onlara bağlı binlerce radyo, TV ve gazete ve milyonlarca sosyal medya hesabı… Hepsi bu düşmanlık için çalıştı. Yetmedi dünyanın dört bir yanından on binlerce ruh hastası Türkiye’ye taşındı ve buradan Suriye’ye sokuldu. Alevileri kesmek, kaçırıp işkence yapmak, kadınlarına tecavüz etmek…
AKP; Körfez’in çağ dışı, bağnaz ve ilkel kral, emir ve şeyhleriyle işbirliği yaptı. Hatırlayın ilk ayları: Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere herkes Alevi provokasyonuna katkı sağlıyordu. Yavuz Selim ruhu yeniden canlanmıştı. Sanki bu ülkede 15 milyon kadar Alevi yoktu. Sanki Hatay, Mersin ve Adana’da yoğun bir Arap Alevisi yoktu. Sanki bu ülkede yoğun bir Caferi nüfus yok.
Peki sonuç? 100 ülkenin çullanması, 100 bini yabancı 200 bin ruh hastasının saldırısına rağmen ‘Alevi’ Esad yıkılmadı. Suriye’nin Alevi ve Sünni halkı, ordusu ve güvenlik güçleri ‘Haçlı, Siyonist ve işbirlikçi ‘Sünni’ iktidarların saldırına karşı destansı bir şekilde direndi.
Sonuç! Türkiye çuvalladı.
‘Alevileri alamadık bari Şiilere bakalım’ modunda. Cerablus’a girildi, Abdülhamit hatırlandı, Lozan yok sayıldı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan Ulusal Güvenlik Üniversitesi rektörlüğüne tarihçi Prof. Dr. Erhan Afyoncu’yu atadı. Artık ordumuz Osmanlı inanç ve gelenekleriyle yetiştirilecek. Prof. Afyoncu’ya Müşir ( Mareşal) rütbesi verilebilir. Her askeri birlikte Mehter Takımı hazır bulunmalı. İlk sefer Musul’a. Orası da Şam ve Halep gibi Osmanlı toprağıydı. 400 yıl kadar. İspanya ( Endülüs) 771 yıl Araplarındı. Onlar da gidip orayı almalı.
Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı yenilip dağılınca Atatürk ve yol arkadaşları Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşını başlattı. Önce 1920 Sevr’e ‘hayır’ denildi sonra 1923’de Lozan’da Cumhuriyet kuruldu.
Haziran 1926’da Musul ve Kerkük çıkarılacak petrolün yüzde onu karşılığında Irak’a bırakıldı. 1954’e kadar Türkiye tüm alacaklarını aldı ve dosya kapandı. Meğer Osmanlı kafasıyla düşünenler açısından kapanmamış.
1991’de Körfez Savaşı sırasında Rahmetli Özal Çekiç Güç’ün Türkiye’ye gelişine izin verdi ve orduya ‘Gir Musul’u al’ dedi. Dönemin Genel Kurmay Başkanı Torumtay ‘Girmeyiz’ deyince Özal bu kez Barzani ve Talabani’ye umut bağladı.
O sıralar Saddam’ın onayıyla Türk ordusu sınır ötesi operasyonlarla (27 kez) PKK’yı Kuzey Irak’ta vuruyordu. Gücü yetmeyince Barzani’nin Peşmergesinden yardım istedi. Türk ordusu da Talabani’yle savaşmaya başlayan Barzani’ye destek verdi. Bunun için de Barzani Zaho’nun doğusunda bulunan Bamerni havaalanını Türk ordusuna verdi. Orada 20 kadar tank, top ve bin civarında asker vardı.
2003’de Irak’ı işgal eden Amerikalılar 4 Temmuz’da Süleymaniye’de 11 askerin kafasına çuval geçirdi ama Bamerni’dekilere ‘Kalabilirsiniz’ dedi.
2003-2014 döneminde Ankara’nın Bağdat ile ilişkilerinde hiç bir sorun yaşanmadı. Ankara Irak ile ilişkilerinden milyarlarca dolar kazandı. 9 Haziran 2014’de IŞİD Musul ve çevresini işgal etti. Irak hükumetine göre işgal planları İstanbul’da yapıldı. İstanbul’da ikamet eden eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık Haşimi bu işin başındaydı. Öncesinde bölgenin Sünni aşiret liderleri sürekli İstanbul’da misafir ediliyordu.
Dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu ‘Musul’daki IŞİD’çiler için ‘Öfkeli Sünni gençler’ demişti. Kime öfkeli? ‘Başbakan Şii Maliki’ye’. Tıpkı şimdiki Başbakan Abadi gibi.
Adam ülkesini IŞİD’ten kurtarmak istiyor ama ‘Maliki Şii İran’ın adamıdır’ diyen bölgenin Sünni ülkelerinin liderleri işi engelliyor. El altından IŞİD’e para ve silah veriyor ve Sünni aşiretlere ‘Irak ordusuyla işbirliği yapmayın’ telkininde bulunuyorlar. Bunun üzerine ülkesini IŞİD belasından kurtarmak isteyen Şii ve hatta Sünni gönüllüler silahlanarak orduya destek vermeye başladı. IŞİD bu gönüllülerin saldırısı sonucu çok önemli yerleri kaybetti.
Ramadi, Felluce, Beyci… Sırada Musul var. Sünni ülkeler yeniden engelleme modunda. ‘Efendim Irak ordusu ve gönüllülerin büyük bölümü Şii ve Musul tümüyle Sünni’. Saçmalık…
Musul’da yoğun Hıristiyan, Ezidi ve başka insanlar da var. Suriye’de olduğu gibi. Başika ile ilgili tartışma bundandır. Türk birliği Barzani’nin daveti üzerine o bölgeye gidip yerleşti. O sıra Bağdat hükümeti itiraz etmedi. Ama şimdi ‘toprağımızdan çıkın’ diyor. Uluslararası hukuka göre bu onun en doğal hakkı.
Ama kimin umurunda!
Türkiye İstanbul’da yaşayan Tarık Haşimi’ye bağlı 5-6 bin kadar Sünni militanı eğitiyor. Aynı Türkiye Türkmenlerin yoğun yaşadığı ‘Kerkük, Telafer, Tuzhurmati ve benzeri tüm yerler benim’ diyen ve Irak’ta kendi yandaşları hariç diğer tüm Kürt gruplar tarafından nefret edilen Barzani’ye bağlı Peşmergeleri de eğitiyor. Türkiye’deki PKK ve Suriye’deki PYD’ye karşı.
Sonra da birileri çıkıp ‘Musul’u geri alma zamanı geldi’ saçmalığını pazarlamaya kalkışıyor. ‘Irak’taki Şiiler ve İran’ın canı cehenneme’! Sonrası hiç önemli değil. Saddam’ın 1980-1988 döneminde başaramadığını bu AKP başarır umuduyla.
Arap-Acem savaşından sonra Şii Acem-Sünni Osmanlı Türk savaşı. Yavuz Selim-Şah İsmail hikâyesi.
Tarih mi? Kimin umurunda?
ABD’nin emriyle Saddam’a milyarda dolar veren Vahabi Suudi ve Körfez kral, emir ve şeyhlerinin yıllardır peşinde oldukları proje. Var olma gerekçeleri. İsrail için.
Hepinize hayırsız ve uğursuz olsun.
Hüsnü Mahalli / yurt
Yeni yorum ekle