Sahanın Üstünlüğü
Siyonist rejim ve Filistin direniş grupları arasında yaşanan savaş, direniş gruplarının mücadele tarihinde bir dönüm noktası olduğu gibi Siyonist rejimin sahte tarihinde de yeni bir dönem sayılıyor. Siyonist rejimin merkezinin ilk defa geniş ölçekte füzelerle hedef alındığı bu savaşta, Demir Kubbe adlı sisteminin geliştirilmiş olmasına ve Siyonist rejimin bu sistemle ilgili büyük propagandasına rağmen Filistin direnişi Tel Aviv’i ve ötesini hedef almak için gerekli kabiliyet ve güce ulaşmış bulunuyor.
Welayet News - Bu tarihsel dönüm noktası çeşitli açılardan incelenebilir, ancak bununla birlikte bu günlerde savaş haberleri arasında daha az dikkat edilen bazı noktaların aşağıdakileri içerdiği söylenebilir.
1- İşgal altındaki Filistin’in sınırları içinde yaşanan son haftalardaki gelişmeler, Siyonist rejimin içerde derin bir güvenlik zafiyeti ile karşı karşıya olduğunun göstergesidir. Füze tesislerindeki patlamalar, Dimona yakınlarındaki roket saldırıları, rafinerilerde, elektrik santrallerinde ve demiryollarında çok sayıda patlama vb. Siyonist rejimin, en azından geçmişte bu kadar şiddetli olmayan bir iç güvensizlik sarmalına girdiğini gösteriyor. Ayrıca Batı Şeria’da halk direnişinin hücrelerinin oluşması ve işgal altındaki şehirlerde Araplar ile Siyonistler arasında yaşanan yoğun ve eşi benzeri görülmemiş çatışmalar –ki bunun neticesinde Lad, Aka başta olmak üzere bu şehirlerden bazıları kaoslu şehirlere dönüştü – Siyonistlerin hakimiyeti altındaki işgal edilmiş toprakların sınırları içinde Siyonist rejimin kırılganlığının ve güvensizliğinin yeni bir resmini ortaya koymuştur. Siyonist medya da bundan görülmemiş bir olay olarak söz ediyor.
2- İran’ın ve Kudüs Gücü’nün ve bu gücün şehit komutanının yanı sıra şu anki komutanının Siyonist rejime karşı koymak için direniş gruplarının stratejisini örgütleme, güçlendirme ve tasarlamadaki rolü de göz ardı edilmemelidir. İran, İsrail ile savaşan tün direniş gruplarına maddi ve manevi destek sağladığını daha önce açıkça dile getirmişti. Bu stratejiyi uygulama görevini Kudüs Gücü üstlendi ve General Süleymani direniş gruplarının silahlanmasında, aralarındaki koordinasyon ve örgütlenmede merkezi bir rol oynadı. Şimdi, General Süleymani’nin şehit olmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl geçtikten sonra, sahanın gerçekleri, Şehit Süleymani’nin şehadeti ve General Kaani’nin iş başına gelmesi sonrasında İran'ın direniş gruplarına yönelik çok yönlü destek politikalarında bir aksaklığın meydana gelmediğini, aksine aynı güçle ve değişen koşullar göz önünde bulundurularak, başka girişimler yoluyla danışmanlık, maddi ve manevi desteklerin devam ettiğini ve halihazırda direniş gruplarının ellerinin her zamankinden daha güçlü ve daha dolu olduğunu göstermektedir. Bu destekler, Filistinli direniş gruplarının bundan önce bir takım nedenlerle açıkça değinmediği destekler olmuştur. Ama şimdi danışmanlık ve askeri desteğinden dolayı İslam Cumhuriyeti’ne açıkça ve resmi olarak takdir ve teşekkür ediyorlar ve böylece Filistin direnişinin asli detekçisinin İslam Cumhuriyeti olduğu mesajını dostlarına ve düşmanlarına iletmiş oluyorlar.
3- Bir önceki noktanın devamında işaret edilmesi gereken diğer bir nokta şudur; işgal altındaki Filistin’de yaşanan son gelişmeler ve direniş grupları ile Siyonist rejim arasındaki savaş her ne kadar Siyonist rejimdeki derin askeri ve güvenlik zafiyetin net göstergesi olsa da ancak haber medyası, muhatapları için İsrail'in bu temel zaafı hakkında algı oluşturma kabiliyetine sahip değil. Siyonist rejim sürekli kapsamlı güvensizlikler geçiren bir rejimdir. İşgal altındaki topraklardaki güvenlik ile güvensizlik mesafesi, direniş füzelerinin Gazze Şeridi’nden işgal edilen şehirlere ulaşmak için katettiği birkaç dakikalık mesafe kadar kısalmıştır ve bu koşulları ortaya çıkaran asıl etken, direniş grupları ve onların temel dayanağı olan İslam Cumhuriyeti’dir. Başka bir deyişle, Siyonist rejimin yaşadığı ve varlığını tehdit eden küçük ve büyük güvensizliklerin ana nedeni, İran’dır. Ancak, Siyonist rejim, İran tarafından yediği darberler neticesinde, İran’a yönelik bir güvenlik operasyonu düzenleyip ona darbe vurduğunda yabancı medya ve bazen de içerdeki medya kuruluşları farkında olmadan İran’ın ciddi güvenlik zafiyetini tasvir ediyor, ama Siyonist rejimde birkaç hafta önce yaşanan güvenlik olayları ve hakeza İran’ın ve Kudüs Gücü’nün doğrudan yer alarak temel rol oynadığı Filistin direnişinin kapsamlı saldırısı gibi konuların İslam Cumhuriyeti’nin askeri ve güvenlik gücü ile olan uyumlu ilişkisi medyaya yansımıyor. Diğer bir deyişle, İslam Cumhuriyeti’nin güvenlik ve askeri alanda İsrail’e indirdiği darbeler, Siyonist rejimin İran’a yönelik güvenlik darbelerinden çok daha büyük ve daha ağırdır, ancak medya, İran’ın İsrail karşısındaki gücünü gerçekte olduğu gibi göstermekten acizdir.
Direnişin Siyonist rejime yönelik saldırılarının İnkılap Lideri’nin Kudüs Günü’ndeki konuşmasıyla eşzamanlı olması da öneme haiz bir noktadır. İslam İnkılabı Rehberi, Kudüs Günü’nünde yaptığı konuşmada, Siyonist rejimle yüzleşme tarzı ve planını tersim ettiler ve direniş grupları Siyonist rejimle girdikleri yeni savaşta İnkılap Lideri’nin dikkat çektiği stratejik politikaya göre hareket ettiler. İmam Hamanei, Kudüs Günü’nündeki konuşmasında şu üç noktanın altını çizdi:
1) Siyonist rejime darbe vurulması ve İsrail’in nihai yıkımı ancak cihat, şehadet ve direniş çizgisinin güçlendirilmesiyle sağlanabilir.
2) Filistinli gruplar, Siyonist rejim karşısında birleşmeli ve birliklerini sürdürmelidir.
3) Filistinli grupların Siyonist rejime karşı mücadeledeki cihadının merkeziyeti ve etkinliğinin altının çizilmesi ve Arap ülkeleri ve sair ülkelerin siyasetine umut bağlamamak.
Direniş grupları, bu modele göre, öncekinden daha aktif bir şekilde savaş alanına girdi. Özgüven ve kendi gücüne dayanmak, grupların birliği, farklılıkları bir kenara koymak ve ortak bir harakat odası oluşturmak ve Siyonist rejimin işgal politikasına karşı yegane çözümün direniş olduğunu vurgulamak, direniş gruplarının son saldırıda net olarak ortaya çıkan üç stratejik ülkesi haline geldi. Direniş politikasıyla sürekli mesafesini koruyan Filistin Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas bile, devam eden şu anki savaşın ilk günlerinde Siyonist rejimle yüzleşmenin tek yolu olarak bu rejime karşı direnişe ve keza Filistinli grupların İsrail ile mücadele yolunda birleşmesine vurgu yaptı.
Başka bir ifadeyle, direniş liderinin İsrail ile mücadelede direniş gruplarına çokyönlü itimadı ve ayrıca Siyonist rejimle mücadele için direniş gruplarının önünde yeni ufukların açılması İnkılap Lideri’nin Kudüs Günü’ndeki konuşmasının ana eksenini teşkil ediyordu: “Savunma ve askeri gücün artırılması, etkili silahların üretilmesinde kendine yeterli olmak, mücahitlerin özgüveni, gençlerin giderek daha da bilinçlenmesi, direniş dairesinin Filistin’in dört bir yanına ve dışına genişletilmesi, Mescid-i Aksa’yı savunmak için gençlerin son ayaklanması ve bununla eşzamanlı olarak Filistin milletinin mücadelesi ve mazlumiyetinin dünyanın birçok bölgesindeki kamuoyuna yansıtılması parlak bir geleceği müjdeliyor”.
5- Siyonist rejimin İbrahim Antlaşması'ndan sonra Yüzyıl Anlaşma Planı kalıbında inşa etmeye çalıştığı imaj, yani İsrail'i güçlendirme ve bölgesel düzeni rejim lehine değiştirme tablosu, Siyonist rejimin direniş grupları tarafından yediği darbelerle paramparça oldu. Siyonist rejim önceki saldırılara göre en çok darbeyi mevcut savaşta ve direniş gruplarının saldırılarında aldı ve İsrail’in çöküşünün hala geçerli bir önerme olmanın yanı sıra, geçerliliğinin siyasi şovlara rağmen eskisinden daha da güçlendiği ortaya çıkmış oldu.
6- Direniş grupları ile Siyonist rejim arasında devam eden savaş, Filistin direnişinin güvenlik ve askeri alanlardaki olağanüstü yeteneklerini sergileme arenasıdır. Bu yeteneklerden bazıları şöyle sıralanabilir:
- Daha gelişmiş ve nokta vuruşu yapan füzelerin sergilenmesi
- İşgal altındaki topraklarda belirlenen hedefleri yok etmek için intihar İHA’larının kullanılması
- Direniş gruplarının güvenlik ve askeri yeteneğinin bir sonucu olarak askeri toplanma merkezlerine ve elektrik santralleri ve rafineriler gibi hassas konumlara ve Demir Kubbe adlı sistemle ilgili bazı tesislere planlı saldırıların düzenlemesi
- Direniş gruplarının, Tel Aviv ötesi hedeflere, rejim tarihinde ilk kez işgal edilen tüm bölgelerde sirenler çalacak ve çeşitli işgal edilmiş şehirler direnişe geçecek şekilde ulaşması.
- Direniş gruplarının Cornet füzelerini elde etme sonucunda Siyonist ordunun ciplerini ve askeri personel taşıyıcılarını imha etme konusunda ulaştgığı yüksek kabiliyet
- Batı Şeria'daki halk direniş hücrelerinin Siyonistlere karşı durmak ve Siyonist rejime darbe vurmak için yüksek yetenekleri
- İşgal altındaki topraklarda yaşayan Arapların Siyonist rejimin iç güvenliğini zayıflatmak için kapsamlı kapasitesi
7- Oldukça önemli olan nokta ise, Filistin halkının direniş akımı ile birlikte hareket etmesidir. Eğer geçmişte Batı Şeria'daki Filistin halkının bir kesimi veya işgal altındaki topraklarda yaşayan Araplar iki devletli bir politikaya inanıyorlardı ise ancak şimdi kamplarda yaşayanlardan işgal edilen şehirlerin halkına kadar tüm Filistinliler, yegane çözümün direnerek Siyonistleri Filistinlilerin evlerinden ve mahallelerinden çıkarmak olduğu konusunda tek ses olup birleşmiş durumda. Diğer bir deyişle, İsrail ile savaş cephesi artık Gazze Şeridi ile sınırlı değil, aksine kuzeyden güneye kadar Filistin topraklarının dört bir yanı Siyonistlerle mücadele sahasıdır.
8- Siyonist rejim, direnişin güçlü ve yıkıcı yanıtından sonra işgal altındaki topraklarda dahi artık “vur kaç” döneminin bittiğini anlamış bulunuyor. Elbette ki bunun anlamı, İsrail’in Filistin halkına karşı yaptığın zulmün ve vahşiliğin sona ermesi demek değildir, zira Filistin halkına zülmetmek işgalciliğin ayrılmaz özelliğidir. Bu ifade, İsrail’in Filistin halkına saldırmanın ve Mescid-i Aksa’ya saygısızlık etmenin orantılı bir tepki ile karşılaşacağını bildiği anlamına geliyor. Direnişin füzeleri sonucunda Siyonist yetkililerde bu kanı oluşmuş durumda ve gelecekte Filistin halkı ve direnişi ile yüzleşmede daha temkinli yaklaşacaklardır.
9- Halihazırda ve Siyonist rejimin direnişe karşı yaşadığı kapsamlı zafiyetin eyan olması sonucunda bu rejimin kalıcı bir rejim olmadığı gerçeği, Filistinliler ve dünyanın özgür halkları için her zamankinden daha inanılır bir hale gelmiştir. Şu anda Filistinli direniş gruplarını yenemeyen bir rejim; Batı Şeria, Gazze Şeridi, Golan Tepeleri, Güney Lübnan ve Suriye’den aynı anda bu beş cephenin açılması halinde uğursuz ömrünün son günlerini yaşayacaktır. Direnişin füze saldırılarının ardından işgalcilerin Filistin topraklarından kaçışı, bu rejimin sürekli uçurumun kenarında olduğunu kanıtlıyor.
10- Bedava toprak vb. vaatlerle başka ülkelerden Filistin'e göç eden işgalci göçmenler, güvensizliğe ve canlarının tehlikeye düşmesine katlanamiyorlar. Siyonistler bedava toprağı seviyor ama canlarını gasp edilmiş toprağı elde etmeye feda edecek olmaktan daha tatlı görüyorlar. Güvensizlik duygusunun yaratılması ve Siyonist liderlerin sevdiği “İsrail de diğer ülkeler gibi bir ülkedir” şeklindeki imajın çökmesi, direniş füzelerinin temel özelliğidir; o füzeler ki şimdi daha da gelişmiş ve Demir Kubbe sistemini harekete geçirmesi nedeniyle Siyonist rejime büyük bir maliyet dayatmanın yanında, kentsel tesisleri ve yerleri tahrip etmekte ve can kayıplarına yol açmaktadır.
11- Ve son nokta, direnişin hedeflediği ilk zaferleri çoktan elde etmiş olmasıdır. Direniş gruplarının füze saldırısının ardından Mescid-i Aksa'ya yapılan saygısızlık durdu, Şeyh Cerrah mahallesinin tahliyesi ertelendi, Tel Aviv ve Tel Aviv'in ötesi başarılı bir şekilde füzelerle hedef alındı ve daha gelişmiş füzelerin nokta vuruşu kanıtlandı. Bununla birlikte, direniş "dengeli rekabet" stratejisini pekiştirmeye çalışıyor. Direniş gruplarınca belirlenen sürenin sona ermesinin ardından İzzeddin El Kassam Tugayları Sözcüsü bu stratejiyi Siyonistlere seslenerek şöyle açıklamıştı: Füze saldırıları düşmanın şunu iyi anlaması için bir mesajdır; eğer geri dönerseniz biz de geri döneceğiz ve saldırıları arttırırsanız biz de saldırıları arttıracağız.
Watanemrooz.ir / Kümeyl Nakipur
Çeviri: Mehmet Gönül
Welayet News
Yeni yorum ekle