Bahreyn Şiileri lideri, Al-i Halife'nin bu ülkenin halkına uyguladığı zulüm ve baskıya atıfta bulunarak, bu ülkeyi büyük bir hapishane olarak nitelendirdi. 

Welayet News  - Ayetullah İsa Kasım şu açıklamalarda bulundu: ‘Bahreyn'de aziz milletimize hâkim olan siyaset, onların nefeslerini kesmekte ve alıp verdikleri her nefes için onları cezalandırmaktadır ve bu rejim, onların İslami kültürünü resmi olarak tanımamakta, onların kurum ve kuruluşlarıyla savaşmakta ve onları dini şiarları ihya ettikleri için takip etmektedir. Yine bu rejim, halkı daha fazla boğmakta ve ifade özgürlüğünü yasaklamakta ve cezalandırmaktadır. Bu rejim, halkın siyasi tercihini ve iradesini elinden almakta ve ulusun bugününün ve geleceğinin inşasına ortak olmakta ve halkın siyasi taleplerini ve haklarını olabildiğince sert bir şekilde bir suç haline getirmeye çalışmaktadır. 

Yönetim politikası böyle olan bir ülke - dünyanın en büyük ülkesi olsa bile – aslında büyük bir hapishanedir, kaldı ki Bahreyn, sınırlı ve küçük bir coğrafi alana sahip bir ülkedir. 

Şimdi kendisi bir hapishane olan bu vatan, insanları özgürlüğünden mahrum eden ve haklara en yaygın ve şiddetli bir şekilde el koyan daha küçük hapishanelerle doludur. Bu hapishaneler binlerce kişinin özgürlüğünün mezarıdır ve onların haklarını ayak altına almıştır, çünkü bu kişiler, Bahreyn'in politikası düzeltilmeli, bu zulüm değişmeli, halkın hakları iade edilmeli, kendi kaderini belirlenmesi için halkın sesi duyulmalı ve görüşleri sorulmalı, halkın iradesine saygı gösterilmeli, işlerin aslının halk olduğu, halkın seçme hakkı olmadan mevcut sistemin hakkı ve özgünlüğü olmayacağı resmi olarak tanınmalıdır demiştir. 

Özgür mazlum insanlarla dolu bu hapishaneler, dünyanın bütün özgür insanlarına, hakkın ve özgürlük talep etmenin her kelimesinin bedelinin hapis, yaşam hakkına el konulması ve tüm haklarının ayaklar altına alınması olduğunu ve arada eğer birine küçük bir şey kalmışsa da bunun hak değil minnet için olduğunu öğretmektedir. 

Bahreyn, hapishanelerle, idamlarla, haklarından mahrum bırakılarak, tehdit edilerek ve sindirilerek oluşturmak istedikleri bir millete yabancıdır ve İslami Uyanış da böyle bir ulusun İslam topraklarında doğmasına izin vermez. 

Mahkumlarımız ve bu milletin bu çocukları, din, özgürlük ve bu milletin bütün hakları yolunda imanı, bağlılığı ve direniş ruhunu artırmaktadır. 

Hak sözün yenilgisi ve geri dönüşü yoktur. Zulme ve ümmetin düşmanlarına sığınmak, yanlış bir yoldur ve akıl edenler ve düşünenler bunu bilirler.’