General Süleymani şehadetinden bir yıl sonra Batı Asya
Batı Asya bölgesi İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin şehadetinden sonra önemli gelişmelere sahne oldu.
Welayet News - Direniş gruplarının Amerikalı terörist askerleri bölgeden ihraç etme kararlılığı
İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin şehadetinden sonra önemli gelişmelerden biri, bölgede direniş grupları arasında dayanışmanın pekişmesi oldu.
Irak’ta direniş grupları Amerikalı terörist askerlerin bu ülkeden ihraç edilmesini siyasi ve askeri olmak üzere iki boyutta takip etti. Irak parlamentosu şehit Süleymani suikastından iki gün sonra, yani 5 Ocak 2020’de Amerikalı terörist askerlerin Irak’tan ihraç edilmelerini öngören yasayı onayladı. Bu gelişmenin ardından Irak’ta Amerikalı terörist askerlere yönelik saldırılar ve tehditlerde de artış gözlendi.
İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin şehadetinden sonra Irak’ta direniş gruplarının Amerikalı terörist askerlere karşı saldırıları artmaya başladı ve hatta bazı Amerikalı terörist askerler helak edildi. Bu gelişmenin üzerine Amerika terör devleti Irak’taki askerlerine saldırılarla yüzleşmede önünde üç seçenek olan Iraklı direniş gruplarına saldırmak, Irak’taki askeri üssünü kapatmak ve Bağdat yönetimi ile yeniden güvenlik müzakereleri masasına oturmak gibi seçenekleri buldu.
Amerika terör devleti ilk etapta Iraklı direniş gruplarını hedef alarak Irak’ta terörist askerlerine yönelik saldırıların devam etmesini engelleyebileceğini zannetti; ancak bu düşünce yanlıştı ve bu yüzden Amerika Irak’taki bazı üslerini kapatmak zorunda kaldı.
Amerikalı terörist askerlerin çekildikleri ilk askeri üsleri, Anbar eyaletindeki Kaim üssüydü. Bu üs Mart ayında boşaltılarak Irak ordusuna devredildi. İkinci üs ise Ninova eyaletinin merkezi Musul’un güneyinde Kıyare askeri üssü ve üçüncü üs de Irak’ın kuzeyinde Kerkük’teki K1 askeri üssü oldu. Amerikalı terörist askerlerin terk ettiği dördüncü üs de Anbar eyaletinde Habaniye üssü oldu.
Gerçi Amerikalı terörist askerler söz konusu dört askeri üsten çekildi, fakat çekilen askerler Irak topraklarını terk etmek yerine bu kez Naci, Aynul Esed ve Erbil’de El Harir gibi daha büyük üslere konuşlandılar.
Amerikalı yetkililer Irak’tan askerlerini korona virüs salgını yüzünden geri çektiklerini de iddia etti. Irak’ta sözde tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadele çerçevesinde kurulan uluslararası ittifakın Sözcüsü Miles Kaginz twitter hesabında şöyle yazdı: ittifak komutanlığı bu ittifakın Irak’taki karargahlarını Irak savunma bakanlığına teslim ediyor ve yüzlerce asker ve müsteşar korona virüs salgınından korunmak üzere geçici olarak Irak’ı terk ediyor.
Bu hareketlere ve açıklamalara rağmen görünen o ki Amerika terör devletinin Irak’ta bazı askeri üslerini kapatma kararı daha çok İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi hareketi komutanı şehit Ebu Mehdi Mühendis’in şehadetinden sonra Irak’taki askerlerine yönelik saldırıların ve tehditlerin artması yüzünden alınan bir karardı.
Gerçekte şehit Süleymani suikastının en önemli sonuçlarından biri, Amerika terör devletinin Batı Asya bölgesinde konumu daha da sarsılması ve bölge kamuoyunun Washington’dan nefretini daha da şiddetlendirmesi oldu. Bu suikastın ardından Amerika’nın Batı Asya bölgesinde heybeti yerle bir oldu ve Amerika terör devletinden nefret duygusu daha arttı. Nitekim 24 Ocak 2020’de Bağdat halkının ABD karşıtı milyonluk protesto eylemi bu nefreti açıkça ortaya koydu.
Gerçi sergilenen bu dayanışma Irak’ta en çok belirgin hale gelen bir durumdu; ancak Amerikalı terörist askerlerin bölgeden ihraç edilme talebi sadece Irak’la sınırlı kalmadı ve bundan başka Lübnan Hizbullah hareketi, Yemen Ensarullah hareketi ve Suriye’de direniş grupları da Amerika terör devletinin terörist askerlerini bölgeden çekmesine vurgu yaptı, ki bu da General Süleymani’nin şehadetinden sonra Batı Asya bölgesinde yaşanan en önemli gelişmelerden biriydi.
Direniş ekseni üyesi ülkelerde devletsiz senaryonun takip edilmesi
İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin şehadetinden sonra Batı Asya bölgesinde yaşanan bir başka önemli gelişme, direniş ekseni üyesi ülkelerde devletsiz senaryonun takip edilmesi oldu. Bu senaryo aslında şehit Süleymani’nin şehadetinden önce de söz konusuydu, fakat direniş karşıtları General Süleymani’nin yokluğunda bu senaryoyu daha kaygısız bir şekilde takip edebileceklerini düşünüyordu. Irak ve Lübnan ise bu senaryonun takip edildiği iki temel bölgeydi.
Irak’ta direniş gruplarının iktidar yapısındaki konumunu zayıflatmak için istikbar güçleri büyük çaba harcadı ve bu bağlamda Adnan Rızki gibi kişileri başbakanlık mevkii için ileri sürdü. Ancak direniş grupları bu gelişmeyi engelledi. Gerçi şimdi de Mustafa Kazımi, Irak’ta direniş gruplarının ideal seçeneği değildir; ancak Kazımi’nin direniş grupları ile muhalefeti Rızki kadar sert değil ve iktidarın başında kalabilmek için direniş grupları ile teamülde bulunması gerektiğini bilen bir politikacıdır. Kuşkusuz şimdi direniş grupları Irak’ta Haziran 2021’de düzenlenecek seçimlerde önemli rol ifa edecekleri anlaşılıyor.
Lübnan’da ise durum daha da komplike olduğu anlaşılıyor. Gerçi bu ülkede Hasan Diyab direniş gruplarının desteği ile Başbakan oldu; ancak karşı tarafın sürekli ve art arda sabotajları sonunda Beyrut limanında 4 Ağustos 2020’de meydana gelen ve 200 ölü ve 7 bin yaralı geride bırakan korkunç patlamanın ardından Diyab istifa etmek zorunda kaldı. Böylece karşı tarafın Saad Hariri’yi yeniden Başbakan yapma senaryosu sonuca ulaştı. Ancak Hariri de bu mevkiye atanmasının üzerinden yaklaşık 4 ay geçtiği bir sırada halâ istediği kabineyi kuramadı; zira Hariri ecnebilerin destekleri ile Hizbullah hareketinin iktidardaki konumunu zayıflatmak istiyor; ancak şimdiye kadar bunu başaramadığı anlaşılıyor. Buna karşın ülkenin geçici hükümetle yönetilmesini de kendi çıkarları doğrultusunda görüyor.
Bölgeyi yeniden yapılandırmak
İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani’nin şehadetinden sonra Batı Asya bölgesinde yaşanan üçüncü önemli gelişme, uzlaşma kanadının bölgeyi yeniden yapılandırma çabalarıdır. Bu çaba şimdilerde bazı hain Arap liderlerin siyonist rejim İsrail ile normalleşme anlaşması imzalamaları çerçevesinde yürütülüyor. Gerçi bu konu hatta şehit Süleymani’nin şehadetinden önce de gündemdeydi; fakat General Süleymani’nin şehadetinden sonra ivme kazandı. Bu senaryonun amacı ise Arap – Siyonizm savaşını Arap – İran savaşına çevirmek ve İran İslam Cumhuriyeti’ni ve bölgedeki müttefiklerini baskı altına almaktır.
Buna karşın bölgede direniş ekseninin konumu, uzlaşmacı kanadın bu hedefine ulaşmasına imkan vermeyecek şekildedir; zira direniş grupları bugün bölgenin dört bir yanına yayılmıştır ve gerektiği takdirde S. Arabistan, BAE ve korsan İsrail’den oluşan şer eksenine ağır darbeler indirebilir. Bunun en somut örneği Yemen savaşında yaşanmaktadır. Bugün Yemen’in İHA’ları ve balistik füzeleri ABD sistemleri ile korunan S. Arabistan semalarında Suud rejiminin korkulu rüyası olmuştur. Bu İHA’lar ve füzeler S. Arabistan’ın en derin noktalarını hedef alarak imha edebiliyor.
Gerçekte Batı Asya bölgesi General Süleymani’nin şehadetinden sonra yeni bir döneme girmiştir. Bazıları General Süleymani’nin şehadetini bölge gelişmelerinde bir dönüm noktası olarak değerlendiriyor. Bu dönem noktası direniş gruplarının Amerika terör devleti ve bölgede uzlaşma ekseni ile yeni mücadelesi çerçevesinde tanımlanıyor.
Bugün bölgede Amerikalı terörist askerlere yönelik tehditler büyük oranda artmıştır. Bugün Amerika ve müttefikleri siyonist rejim İsrail’i takviye etmeye ve korumaya çalışıyor. Ancak ne var ki işgal altındaki Filistin’de ve bazı Arap rejimlerde yaşanan çıkmazlar ve krizler bu zümreyi daha kırılgan hale getirdiği anlaşılıyor.
Yeni yorum ekle