Toplumumuz Adaletsizliğe Tepkisiz Hale Geldi
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.
Welayet News - 2020 yılını değerlendiren Karamollaoğlu, "Bizim kadim devlet geleneğimiz, örfümüz, kültürümüz ölmüş de selâsını okuyacak bir kimse kalmamış. Kanunun yerini talimatlar, Meclis’in yerini Saray, 80 milyonun iradesini bir kişinin aldığı bu süreçten ancak ciddi reformlar ile çıkabiliriz." dedi.
2021 yılından beklentilerini dile getiren Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, "Bizim 2021 yılı için en büyük amacımız Ankara’da hakimler var diyebileceğimiz bir adalet sistemini tesis etmek olmalıdır. Toplumumuz adeta adaletsizliğe tepkisiz hale geldi, tepki vermiyor, veremiyor." ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Dün meydana gelen kadın cinayetlerini lanetliyorum. Artan bu cinayet haberleri, artık tahammül edilemez bir hâl aldı. Önümüzdeki yıl, kadın cinayetlerinin tamamen ortadan kalkmasını temenni ediyorum.
Biz isterdik ki 2020 yılında sevinçlerimizi, umutlarımızı, mutluluklarımızı konuşalım. Ama maalesef büyük oranda bu olmadı. Küresel bir salgının yanında, yaşadığımız doğal afetler ve ekonomik kriz gibi etkenler sebebiyle zor bir yılı geride bıraktık. Ne yazık ki 2020 yılında da umutlar karamsarlığa, beklentiler hayal kırıklığına dönüştü ama biz, gelecek adına umudumuzu koruyoruz, geleceğe dair ümitvarız. Çünkü bizim ahlâkımızda ümitsizliğin yeri yoktur.
Bizim kadim devlet geleneğimiz, örfümüz, kültürümüz ölmüş de selâsını okuyacak bir kimse kalmamış. Kanunun yerini talimatlar, Meclis’in yerini Saray, 80 milyonun iradesini bir kişinin aldığı bu süreçten ancak ciddi reformlar ile çıkabiliriz. 2020 yılının karnesine bir göz atacak olursak karşımıza şu tablo çıkmaktadır. Türkiye, adalette, eğitimde, ekonomide ve daha birçok sahada sınıfta kalmıştır. Adalet, bizim için olmazsa olmaz bir olgudur. Adaletin olmadığı bir ülkede huzur ve güven olamaz. İbn-i Haldun’un dediği gibi adaletsizlik, medeniyeti mahveder, zulüm umranın harap oluşunun habercisidir.
Bizim 2021 yılı için en büyük amacımız Ankara’da hakimler var diyebileceğimiz bir adalet sistemini tesis etmek olmalıdır. Toplumumuz adeta adaletsizliğe tepkisiz hale geldi, tepki vermiyor, veremiyor.
Üzülerek ifade ediyorum ki eğitim politikalarımız, 2020 yılında da sınıfta kalmıştır. Kovid-19 ile başlayan pandemi sürecinde planlama ve organizasyon eksikliğinden kaynaklı olarak öğrencilerimiz, uzaktan eğitimden istifade edememişler ve Türkiye’de var olan eğitim eşitsizliği, pandemi sürecinde katlanarak artmıştır.
2020 yılının en çok hasar gördüğü alan şüphesiz, ekonomi oldu. İktidarın yanlış ekonomi politikaları ile birleşen pandemi süreci işsizlikte patlama yaşattı, enflasyon TÜİK rakamlarının katbekat üstünde ve alım gücünü düşürdü. Milletimiz, markette, pazarda bir poşeti bile dolduramaz hale geldi. Bebek bezlerine ve ayçiçek yağlarına alarm cihazlarının takıldığı bir ülke haline getirildik. Bakan hanımefendi, herhalde hiç markete çıkmıyor ve çevresinde aç olan kimseyi görmüyor.
Herkesin yarasına derman aradığı ve milletimizin geçim sıkıntısı ile boğuştuğu bir süreçte açıklanan 2 bin 825 lira, milletimizi tatmin etmemiştir. Bu rakam, açlık sınırının bile altında bir rakam. Bu süreçte halkımızın yanında durarak, işverene de fazla külfet yüklememek için asgari ücret üzerinden vergi ve primleri almadan enflasyonun üzerinde yüzde 7 bir zam yapılarak 3500 liraya yakın bir asgari ücret verilmeliydi. Bu problemlerin çözümü için iktidarın, farklı kanaatte olan muhalefetle oturup konuşmasına, hatta gerekirse tartışmasına ihtiyaç var.
Aşı olmayanların vatan haini olduğu minvalindeki açıklamaları, hayretle ve üzüntüyle dinledik. Ne yazık ki her alanda kutuplaşan bir ülke hale geldik. İnsanlarının her konuda bu denli gerildiği, kutuplaştığı ve birbirini hainlikle itham edebildiği bir ülkenin, gelişmesi de ilerlemesi de mümkün değildir.
Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin, Çin’e iadesinin yolunu açmak için son günlerde atılan adımları endişe ve hayretle izliyoruz. Eğer Doğu Türkistanlı mazlumlar, Çin’e teslim edilmeye başlanırsa bu tarihe kara bir leke olarak geçecektir. Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz, Çin’e teslim edilir ve Türkiye’ye ikinci bir Boraltan Köprüsü Faciası yaşatılırsa buna sebep olanlar, bu vebalin altından kalkamazlar.
Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Tasarısı ile insanî yardım konusunda tüm dünyaya örnek olmamıza vesile olan yardım kuruluşlarımız, bu yasa kapsamında ilerleyen süreçte ciddi sıkıntılar ile karşılaşabilirler. Sayın Cumhurbaşkanı’nın güzel bir sözü var dünya, 5’ten büyüktür diye. Peki neden o 5 ülkenin kontrolü dışına çıkamıyoruz? Hükümetimizden, STK’larımızı tehdit eden bu yanlıştan bir an evvel geri adım atmalarını bekliyorum.
Miligazete
Yeni yorum ekle