Arabistan, BAE, Siyonist Rejim ve ABD'nin İran Senaryosu
Bir uluslararası ilişkiler analisti, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail ve ABD'nin İran'ın zenginleştirme potansiyelini sıfıra indirmeye çalıştığını ve bu nedenle bu ülkelerin dört kollu bir senaryo peşinde olduklarını söyledi.
Welayet News - Suudi Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, Riyad'ın, Amerika Birleşik Devletleri'nin Nükleer Anlaşmaya geri dönüşü ile ilgili bir sorunu olmadığını, ancak başta İran'ın uranyum zenginleştirmesinin kalıcı olarak yasaklanması da dahil olmak üzere bu konudaki endişelerin giderilmesi gerektiğini söyledi.
Faysal bin Ferhan şunları söyledi: ‘İran'daki tesislerin teftiş konusu da çözülmelidir çünkü müfettişlere kısıtlamalar getiren gizli askeri alanlar var.’
Bu bağlamda, uluslararası ilişkiler analisti ve üniversite öğretim görevlisi Muhammed Sadık Kuşeki, Fars Habere verdiği röportajda şu ifadelerde bulundu: ‘Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, elektrik ihtiyaçlarını karşılamak için nükleer enerjiye yönelmek zorunda kaldı ve Amerika Birleşik Devletleri, bu iki ülkeyi ABD ile hiçbir zenginleştirme hakları olmayan bir anlaşmayı kabul etmeye zorladı.
BAE, Baraka elektrik santralini zaten Güney Kore'ye teslim etti ve ABD'ye herhangi bir zenginleştirme arayışında olmama taahhüdünde bulundu ve reaktör Koreliler tarafından inşa edildikten sonra, yakıt çubukları Kore ve Rusya tarafından sağlanacak. Öte yandan Suudiler de Amerikalılara aynı ciddi taahhütte bulundular, çünkü Suudiler, Buşehr nükleer santralinin altı katı büyüklüğünde yaklaşık 6 bin megawatt kapasiteli dört büyük nükleer reaktör inşa etmeye çalışıyor.
Bu iki ülke, özellikle Suudi Arabistan, ABD'ye hiçbir zenginleşme düzeyine sahip olmamayı taahhüt etmek zorunda olduklarını görünce, onlar için İran İslam Cumhuriyeti'nin herhangi bir düzeyde zenginleştirmeye sahip olması asla kabul edilemez oldu. Onlar, İran'ın farklı oranlarda zenginleşmeye ve hatta yakıt çubuğu yapımına gidip geri kalan ihtiyaçlarını yerel zenginleştirme yoluyla karşılama kabiliyetine sahip olduğunu kabul edemiyorlar. Bu nedenle Suudiler ve BAE, kendilerinin Amerika’ya verdikleri sözlerin İran’ı da kapsamasını ve Amerikalıların İran’ı da böyle bir taahhüde zorlamasını istiyorlar.
Suudiler, ABD'ye “Siz, Batı Asya'daki hiçbir ülkenin hatta ABD’nin müttefiklerinin bile zenginleştirme hakkına sahip olmadığını belirtmiştiniz, öyleyse İran nasıl zenginleştirme yapıyor ve farklı nükleer kategorilerde barışçıl zenginleştirmede bulunmak istiyor? Ya biz de zenginleştirme hakkına sahip olmalıyız ya da İran böyle bir hakka sahip olmamalıdır” şeklinde itirazda bulunuyor.
Bu iki ülke, kendileri ABD'ye söz verdikleri için İran'ın da zenginleştirme haklarının sıfır olmasını istiyorlar.
Bu Siyonist rejimin de istediği şeydir ve Amerikalılar da bunu, Siyonist rejim dışındaki Batı Asya ülkeleri arasında zenginleşmenin sıfır olması gerektiği yönünde bir strateji olarak gündeme getirdiler.
İran'ın nükleer zenginleştirme potansiyelini sıfıra indirmek için Amerika Birleşik Devletler, İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında ortak bir hedef belirlendi.
Bu, kısmen Siyonistler, kısmen Amerikalılar ve kısmen Suudiler ve BAE tarafından uygulanan ortak dörtlü bir senaryodur ve bunu Suudilerden duymak beklenmedik veya garip değildi. Suudilerin bu konuyu son yıllarda takip ettiğini ve İran'ın bu konudaki üstünlüğüne tahammül edemediğini biliyorduk.’
Yeni yorum ekle