İngiliz İşçi Partisi garip bir girişimde bulunarak, Siyonistleri eleştirdiği için Jeremy Corbyn’in üyeliğini askıya aldı!  

Welayet News  - Bu günlerde Amerika seçimlerinin dünya medyasının ilk manşeti haline geldiği doğrudur ancak, Amerika’daki mevcut siyasi ortam ve Siyonistlerin bu ülkedeki başkanlık seçim sonuçlarını etkileme yönlü çabası haricinde, başta İngiltere ve Fransa olmak üzere birçok Batı ülkesinde yaşanan gelişmelerde de onların parmak izlerini gösteren başka haberler de dünya da bulunuyor.

Fransa Cumhurbaşkanı’nın ifade özgürlüğü adı altında İslam Peygamberi’ne yönelik hakareti desteklemesi ve Müslümanları terörizm ve aşırılıkla nitelendirmesi nedeniyle bu ülkede meydana gelen krizlerin ardından, İngiltere'de de ülkenin İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn, kendisini antisemitist olarak nitelendiren bir rapora itiraz ettiği için partisinden kovuldu.

İngiliz İşçi Partisi liderinin Jeremy Corbyn’i kovma kararı, Corbyn’in İngiliz İnsan Hakları ve Eşitlik Komisyonu’nun bu partideki antisemitizm hakkındaki raporuna yanıt vermesinden sonra geldi. İnsan Hakları ve Eşitlik Komisyonu bu raporda, Jeremy Corbyn’in  partinin liderliğini yaptığı dönemde partide Yahudi karşıtı açıklama ve davranışların arttığını savunan İşçi Partisi’nden bazı eleştirmenlerin şikayetini aktarmaktadır. Buna rağmen, Corbyn’in 55 yıldır aktif olduğu partiden ihraç edilmesine neden olan,  raporda alınan sonuç değil, Corbyn’in rapora verdiği tepkiydi.

Raporda Corbyn, partinin liderliğini yaptığı sırada Yahudi karşıtı davranışlarda bulunmayacak şekilde parti üyelerini yönetemediği için itham edilirken, o ise buna cevaben “Bir anti-semitist dahi çoktur ancak, parti içindeki ve dışındaki muhaliflerimiz ve hakeza pek çok medya kuruluşu tarafından siyasi nedenlerle bu sorunun ölçüsünde gözle görülür biçimde abartı yapılmıştır” dedi.

Aynı gün açıklama yapan İşçi Partisi lideri Keir Starmer, bu sorunu aklama niyetinde olanlara tahammül edemeyeceğini söyledi. Starmer, “Yahudi karşıtlığını aklayan veya kökten inkar eden ve onu bir abartı olarak gören bir argümana müsamaha göstermeyecektir” diye ekledi.  

Conversion haber sitesi yayımladığı bir raporda, Starmer’in İşçi Partisi’nin İnsan Hakları ve Eşitlik Komisyonu'nun raporuna Corbyn’in verdiği yanıttan öfkelenip onu anti-semitist olarak nitelendirmesinden ziyade, Corbyn’in şöhretine ve siyasi hayatına darbe vurmak suretiyle parti içindeki gücünü korumaya çalıştığını söyledi. “Starmer, partideki siyasi hayatını sürdürmek ve gücünü arttırmak  için akla gelmeyecek zor ve cesur kararlar alabileceğini ortaya koymak istiyor”.

Elbette Keir Starmer, Corbyn’in Yahudi karşıtlığını kınayarak partinin üst düzey üyelerinin bu girişimi karşısında direneceğini ve  yasal yoldan itirazını sürdüreceğini açıklayacağını aklına getirmemiş. Bu temelde partinin disiplin komitesi bu açıklama ve taleplere bakacak ve Corbyn’in itirazını haklı bulursa onu yeniden partiye alacaktır. İlginç olan nokta, Jeremy Corbyn’in İşçi Partisi’nin sol cehahının temsilciliğini üstlenmiş olması ve bu cenahtaki üye sayısının partinin diğer üyelerinden daha çok olmasıdır. Starmer aslında Corbyn’in kovulmasını destekleyerek partinin ana omurgasını oluşturan üyelerin çoğunun oyunu kaybetmiştir ve söz konusu ithamları inceleme oturumlarının düzenlenmesi sürecinde, partinin bu üyelerini Corbyn’in İşçi Partisi’nden kovulmasının mümkün olan en mantıklı karar olduğuna ikna edebileceği ise belli değildir. İngiltere’deki bazı siyasi analistler, bu girişimin partinin itibarına büyük bir darbe vurduğunu ve bir sonraki seçimlerde üyelerinin aleyhinde sonuç verebileceğini belirtiyor.

Siyonistlerin Corbyn ile sorunu nedir?

2015’te, Corbyn’in İşçi Partisi liderliğine geldiği sırada Siyonist rejimin yetkilileri ve medyası tarafından ona karşı büyük bir saldırı başlatıldı. 2017’de, Theresa May erken seçime gidileceğini açıklayınca Corbyn’in İşçi Partisi lideri olarak iktidara gelebileceği ihtimali veriliyordu. Bu yıl içinde Siyonist rejimin dışişleri bakanı Yisrael Katz da seçimlerde Corbyn’in kazanmamasını umduğunu açıkladı. Bunun yanı sıra, kimi medya kuruluşları da Siyonist rejimin bazı yetkilileri ile bu rejimin Londra’daki lobisinin Corbyn’in İngiltere Başbakanı olmaması için elinden gelen her şeyi yapacaklarını duyurduğunu aktardı.

Corbyn’e karşı gündeme gelen Yahudi karşıtı suçlaması aslında hiçbir belgeye dayanmıyor. Gerçeğe bakılırsa, Corbyn’e muhalif medya kuruluşları ve keza Siyonist lobisi, onun siyonizm karşıtı düşüncelerini Yahudi karşıtı düşünceler olarak medyada ve İngiliz kamuoyunda kabullendirmek istiyorlardı. Corbyn elbette bu hususta birkaç kez Filistinlileri kararlılıkla desteklediğini dile getirmişti.

Corbyn, Filistin ile Dayanışma Kampamyası’nın ve Gazze’de Filistinlilerin öldürülmesini protesto eden diğer kampanyaların bir üyesidir. O, 2012 ve 2017’de, İngiliz siyasetindeki Siyonist etkisinin araştırılması çağrısında bulundu. Corbyn bununla birlikte, Birleşik Krallık’ta İsrail mallarının boykot edilmesini desteklemedi ve sadece, yasadışı yerleşim birimlerinde üretilen malları boykot edecek bir yöntemin izlenmesi gerektiğini söylemek ile yetindi.

O, bundan önce, 2009 yılında da Hamas ve Hizbullah’taki ‘dostlarını’ İngiliz parlamentosuna davet etmiş ve Filistin halkını düşünen bir organizasyon olarak zikrettiği Hamas’ın İngiltere’de terörist bir grup olarak nitelendirilmesinin tarihi bir hata olduğunu söylemişti.

Corbyn, 2018’de ve partisin yıllık konuşmasında, başbakan olarak seçilmesi halinde bir an önce Filistin'i bir ülke olarak resmen tanıyacağını ve böylece bölgede iki devletli çözüm yolunun açılacağını belirtti. O, İşçi Partisi’nin Gazze Şeridi’nde İsrailli güçlerin eliyle Filistinlilerin öldürülmesini ve İsrail'in yahudileştirme politikasını da kınadığını sözlerine ekledi.

O, 2019 yılında ise, Ahd et-Temimi’nin de katılımıyla Londra’da düzenlenen Filistinlilerin ulusal protesto gösterisine destekleyici bir mesaj göndererek, İşçi Partisi’nin İsrail askerleri tarafından insan haklarının açık ihlalini kınadığını söyledi. Bununla birlikte, Corbyn’in sözlerinde onun Yahudi karşıtı olmasına delalet eden en ufak bir emare görünmüyor. İşçi Partisi’nin asli üyelerinin ona karşı sergilediği davranış biçimi ve partideki üyeliğinin askıya alınması, bugünlerde Fransa’da izlenen aynı girişimin bariz bir simgesidir. İfade özgürlüğünün o şekilde yorumlanması Siyonistlerin lehine iken, Müslümanların ve Müslümanlara destek verenlerin ise aleyhinedir.

2020 yılının başlarında işgal topraklarını ziyaret eden Macron, Netanyahu ile yaptığı görüşmede, bir ülke olarak İsrail’in varoluşsal gerçekliğinin inkar edilmesini Yahudi karşıtlığının yeni bir biçimi olarak gördüğünü açıkladı. Fransa'da Holokost'un inkarı suç sayılıp mahkumiyetle karşılaşırken bu ülkede başta İslam Peygamberi olmak üzere peygamberlere hakaret etme özgürlüğü bulunmaktadır. Geçetiğimiz günlerde Fransa’nın, hakaret içerikli karikatürlerin görüntüsünü bu ülkenin hükümet binalarına yansıtarak ifade özgürlüğünün yeni bir türünü sergilediği bir ortamda, İngiliz İşçi Partisi de yeni bir girişimde bulunarak, siyasi arenada 55 yıldır çalışan en yaşlı İşçi Partisi liderini, aleyhine herhangi bir yasal belge, delil olmaksızın bu partiden kovdu.

Welayet News