Erdoğan: Putin'e, gelin Suriye petrolünü birlikte değerlendirelim teklifi yaptım!
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kapısında bekletildiği görüntülere ilişkin “Arkadaşlarımız konuyla ilgili bütün muhataplarıyla görüştüler. Herhangi bir kastın kesinlikle söz konusu olmadığını ifade ettiler” dedi.
Welayet News - AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Brüksel dönüşü gazetecilerin sorularını yanıtladı. İdlib’de yaşanan gelişmeler ve mülteci krizinin yeni boyutlara ulaşması üzerine kapsamlı bir diplomasi trafiği başlattıklarını söyleyen Erdoğan, “Bugün de hem İdlib’deki durumu hem de mülteci meselesini ele almak için Brüksel’e geldik. Fakat meseleyi sadece bu iki konudan ibaret görmüyoruz. Bu yüzden kapsamlı bir hazırlık yaptık. Hem NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg hem de AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu güvenlik tehditlerini ele aldık. NATO ve AB ilişkilerimizi nasıl güçlendirebiliriz diye müzakerelerde bulunduk. Burada hem NATO’nun hem de AB’nin üzerine düşen görevlerin olduğunu muhataplarımıza ilettik. 28 Şubat’ta NATO’yu acil toplantıya çağırdık ve taleplerimizi resmi olarak ilettik. 11 Mart Çarşamba günü yapılacak NATO toplantısından olumlu bir netice çıkmasını bekliyoruz” diye konuştu.
AB İLE YENİ BİR SÜREÇ BEKLENTİSİ
AB başkanlarıyla yaptığı görüşmeye ilişkin Türkiye-AB ilişkilerini de geniş perspektifte ele aldıklarını aktaran Erdoğan, yapılan görüşmeyi şöyle özetledi: “Bu bağlamda 18 Mart 2016 tarihli Türkiye-AB Mutabakatının gözden geçirilerek güncellenmesi, Gümrük Birliğinin güncellenmesi, Schengen konusunun halledilmesi, müzakerelerin canlandırılması ve yeni fasılların açılması, mülteciler için vaat edilen 3+3 toplam 6 milyar avro fonun hızla aktarılması ve ilave fon temini konuları üzerinde durduk. AB Başkanları 18 Mart Mutabakatı çerçevesinde Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirdiğini ve AB’nin yavaş hareket ettiğini kabul ettiler. Bu süreci hızlandırmak için ortak bir çalışma yapılacak, teknik ve siyasi ekipler bir yol haritası çıkaracak. Türkiye tarafında Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, AB tarafında Yüksek Temsilcisi Josep Borrell bu süreci yürütecek. 26 Mart’taki AB Liderler Zirvesine kadar bu çalışmanın ilk ürünlerini vermesini öngörüyoruz. Tabi bunun için AB tarafının hızlı hareket etmesi gerekiyor. AB Başkanları bu yönde bir iradeye sahip. Umarım üye ülkeler de bu sürece destek verirler.”
Erdoğan, Suriye’deki mülteci krizinin AB için irade ve liderlik testi olduğunu belirtti. Erdoğan, “İdlib ateşkesinin uygulanması ve mülteci krizine kalıcı bir çözüm bulunması herkesin menfaatinedir. Netice olarak AB ile yeni bir süreç başlatabiliriz. Bunun için biz pek çok adım attık. Bundan sonra da atmaya devam edeceğiz. AB’nin de bu kararlılığı ve siyasi vizyonu göstermesi halinde mesafe almamız mümkün hale gelecektir” ifadelerinde bulundu.
‘ŞANSÖLYE MERKEL’E SORACAĞIM’
Erdoğan, bazı AB ülkelerinin kimsesiz mülteci çocukları ülkelerine kabul edilmesinin altında yatan nedenlerin sorulmasına ilişkin “Bu yeni bir konu değil. Maalesef Almanya’da bu yoğun bir şekilde devam eden bir süreç. Ama şu anda bu uygulamanın detayını tam olarak bilmiyoruz. Biz cuma günü için aslında bir adım atacaktık. Gerek Sayın Merkel gerekse Sayın Macron İstanbul’a gelecekti. Hatta Boris Johnson’ın da gelme durumu söz konusu. Tabi şu anda gerçekleşmedi. Çünkü pazar günü Fransa’da yerel seçimler olması hasebiyle önümüzdeki hafta salı günü bu buluşmayı gerçekleştireceğiz ve salı günü İstanbul’da bir araya geleceğiz. Bu ifade ettiğiniz konuyu orada da Şansölye Merkel ile görüşme şansımız olacak” diye yanıtladı.
'KAPILARI KAPATMA GİBİ BİR DÜŞÜNCEMİZ YOK'
Erdoğan, "Yunanistan’a gelince… Bir defa Yunanistan önce uluslararası hukuku bilmiyor. Bu konularda Sayın Miçotakis maalesef çok geri kalmış bir konumda. Kendisinin önce uluslararası hukuku öğrenmesi lazım" dedi.
Sınırda yaşanan mülteci ölümlerinden Yunanistan'ı sorumlu tutan Erdoğan sınırda yaşanan duruma ilişkin olarak ise "Fakat tabi bizim artık bu kapıları kapatma gibi bir düşüncemiz yok. Yunanistan’a teklifimdir; kapılarını açsın. Bu insanlar Yunanistan’da kalıcı değil. Yunanistan’dan Avrupa’nın diğer ülkelerine geçip gitsinler. Sen geçip gitsin diyemiyorsun, ondan sonra faturayı Türkiye’ye kesiyorsun” ifadelerini kullandı.
'GEÇİCİ ATEŞKES DE OLSA SÜREÇ İYİ GİDİYOR'
Suriye'de süren ateşkese yönelik olarak da konuşan Erdoğan, şu an geçici bir ateşkes de olsa sürecin iyi gittiğini ve dört gündür devam eden bu ateşkesin kalıcı bir ateşkese dönüşmesini temenni ettiğini söyledi. Erdoğan, "Bu arada tabi biz İdlib’in kuzeyinde briket barakalar konusunda çalışmalarımızı hızla devam ettiriyoruz. Sınırımızdan 25-30 kilometre derinlikte oralarda güvenli bölge oluşturmak suretiyle briket barakaları yapıyoruz. Şu an 1.500 kadar yapıldı. Bunlarla beraber İdlib’deki insanları buralara peyderpey yerleştireceğiz” şeklinde konuştu.
Bir patriot bataryasının Türkiye'de konuşlandırılması konusunda ise Erdoğan "İspanyolların bizde bulunan Patriot’ları şu anda NATO’nun bizim için görevlendirdiği pakettir. Bu gündeme geldi. Ancak ilave bir paket konusu gündeme gelmedi" dedi.
PUTİN'E TEKLİF: PETROLÜ BİRLİKTE DEĞERLENDİRELİM
Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge içinde yerleşim yerleri oluşturulmasına dair de konuşan Erdoğan gerek Obama ile gerekse Trump ile yapılan görüşmelerde alınan kararları Obama'nın yerine getirmediğini, bunu çok dillendiren Trump'ın da bu konuda adım atmadığını ifade etti.
Erdoğan açıklamasını şu şekilde sürdürdü: "Tabi bizim için şurası çok önemli; Kamışlı petrol rezervlerinin olduğu bir yer. Petrol rezervinin olduğu diğer yer Deyrizor. Burada teröristler kaynağı sömürüyor. Buranın üzerinde Amerika’nın da planı var. Kamışlı üzerinde de Putin’in bir planı var. Ben Sayın Putin’e şu teklifi yaptım; 'Buradan elde edilen petroller yardımıyla, biz işin müteahhitlik tarafını yaparız, eğer mali noktada destek verirseniz, gelin bu yıkılmış olan Suriye’yi ayağa kaldıralım.' Putin de “Olabilir” dedi. Eğer burada böyle bir adım atılabilirse hatta aynı teklifi Trump’a da yapabilirim. Buradan bu teröristler nemalanacağına -çünkü zaten aldıkları, çıkardıkları petrol işlenmiş petrol değil, yani kalite yok ama alınır ve işlenir hale gelirse- buralardan gelecek imkanla Suriye’yi yeniden imar etme şansımız doğar."
'KORONAVİRÜSE DAİR HAZIRLIKLARIMIZ TAMAM'
Koronavirüse dair sorulan soruya ise Erdoğan ülkede bu zamana kadar tespit edilen herhangi bir Koronavirüs vakası bulunmadığını ve salgın belirginleştiği andan itibaren erken bir dönemde hiçbir tereddüt etmeden bütün tedbirlerin yoluna koyulduğu yanıtı verdi. Sağlık Bakanlığı dahil tüm kurumlarda önlemlerin uygulanmaya devam edeceğini vurgulayan Erdoğan, "Koronavirüse yönelik alt yapı ve ön hazırlıklarımızı iyi yaptık. Sağlık tesislerimiz zaten bu konuda tartışılmaz. Bununla ilgili de ön hazırlıklarımız var. Koronavirüse yönelik bütün malzemelerin ikmalinde iyiyiz" dedi.
‘OPEC ÜLKELERİ İÇİN FELAKET’
Koronavirüs ile içine girilen küresel ekonomik kriz içinde Rusya/Suudi Arabistan çekişmesi bağlamında petrol fiyatlarının düşmesini değerlendiren Erdoğan, "Brent petrolün varil fiyatında yüzde 30’a varan düşüşle 31 dolar seviyesine gerileme görüldü. Bu durum OPEC ülkeleri için özellikle ayrı bir felaket. Bizim için bir boyutu ile çok olumlu bir durum. Cari açığımıza olumlu tesir yapan bir gelişme. Bu bir resesyon olabilir mi? Temenni ederiz ki olmaz." sözleri ile küresel ekonomik kriz içinde Türkiye'nin olumlu istikamette süreci idare ettiğini vurguladı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hakimler Savcılar Kurulu (HSK) ve TSK’ye yönelik açıklamalarının sorulması üzerine Erdoğan, “Sen bu tür yakıştırmaları yaparsan, tabi HSK da yargı da seninle ilgili olarak gerekli neyse o muameleyi yapacaktır. Bana göre geç bile kalıyorlar. Anayasanın hakim maddesine göre, bırakın hakareti ima bile edemezsin. Bunlar imanın ötesine geçip hakaret ediyorlar. Söylenmesi gereken çok şey var ama bu zatı çok da muhatap almak istemiyorum” dedi.
‘ART NİYET YOK, ÇARPITILDI’
Erdoğan, “Rus medyasının sizin Putin’i beklerken olduğu iddia edilen bazı görüntülerinizi yayınlamasına ne diyorsunuz? Türk-Rus ilişkilerine zarar veriyor mu Rus medyası” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Her ülkenin medyasında maalesef bu tür fevri örnekler yer alabiliyor. Ancak Türkiye ve Rusya ilişkileri bu tür medyatik manipülasyonlara kurban edilemez. Arkadaşlarımız konuyla ilgili bütün muhataplarıyla görüştüler. Herhangi bir kastın kesinlikle söz konusu olmadığını, kendilerinin de bu tutumdan ciddi manada rahatsız olduklarını ifade ettiler. Rutin bir sürecin bile birilerince manipüle edilerek farklı noktalara çekilmeye çalışılması buradaki kötü niyeti gösteriyor aslında. Nitekim bizim medyaya görüntü vereceğimiz Putin’in çalışma ofisi bir uçta, biz ise öbür uçtan geliyoruz. O bu uçtan çıkana kadar, biz de bulunduğumuz yerden çıkana kadar buluşma noktası gibi orta noktada buluşuyoruz. Bazıları da buradan art niyetli çıkarımlar yapmaya çalışıyorlar. Sayın Putin bizi arabaya kadar uğurladı. Tabi niyet kötü olunca bunu yazmıyorlar, göstermiyorlar.”
Yeni yorum ekle