Trump Yemen Savaşından Milyarlarca Dolar Kazandı
Fehmi el-Yusufi: Yemen’e düzenlenen saldırının üzerinden 1700 gün geçmesinin ardından, direniş kuvvetleri bu saldırılar karşısında savaş meydanının galibi oldular.
Welayet News - Yemen Basın ve Enformasyon Bakanı Yardımcısı: Arabistan Yemen’e düzenlediği saldırıda başarısız oldu
Yemen Basın ve Enfarmasyon Bakanı Yardımcısı Fehmi el-Yusufi şu ifadelerde bulundu: ‘Yemen’e düzenlenen saldırıların üzerinden 1700 gün geçmesinin ardından, bombardımanın sürekli olarak devam ettiği ve karadan, denizden ve havadan yapılan kuşatmalardan dolayı en asgari silah teçhizatına ve maddi imkanlara sahip olmayan kuvvetlerimiz, bu saldırılar karşısında savaş meydanının galibi oldular.
Bu istikrar, Suudi Arabistan’ın lideri olduğu ve NATO’nun da desteklediği işgalci koalisyona katılan 18 ülkenin başarısızlığının bir göstergesidir. Bu askeri bir başarıdır, çünkü füze ürettiler, kendilerine dayandılar ve işgalci ülkelerin topraklarını hedef alabilecek kapasitede İHA’lar geliştirdiler.
Bütün bu gelişmelere rağmen kazanan Yemenliler değildir. Bu savaştan asıl faydalanan, Yemen’de yayılımcı hedefleri olan, Al-i Suud ve Al-i Nahyan olmak üzere bölgedeki temsilcileri aracılığıyla Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne silah satarak yüzlerce milyar doları ceplerine indiren küresel Siyonizm’dir. Trump’ın bu yoldan elde ettiği kârlar da buna dahildir ve sadece silah satmanın onun için milyarlarca dolar kârı olmuştur.
Savaşın kazanan ikinci grubu da bu ülkeleri destekleyen kuvvetlerdir. Bunlar geçmişten günümüze kadar idari ve mali yolsuzluklara karışmış az sayıda kişilerdir. Onlar savaş tüccarlarıdır ve onların başında, IŞİD, Islah (Refah) Partisi ve bölgesel yolsuzlukla bağlantıları olan bazı fırsatçı uşaklar, Amerika ve İngiltere liderliğindeki küresel Siyonizm olmak üzere uluslararası mafyalar gelmektedir. Yemen, zaferden sonra bunları aşacak olsa da kuruluşlarının tahrip edilmesi vatandaşlarının öldürülüp yaralanması gibi büyük hasarlar görmüştür.
Yemen'in toprak ve doğal kaynakları bu 1700 gün içinde yoğun saldırılara maruz kaldı, BAE ve Suudi Arabistan'ın işgali altındaki bölgelerde IŞİD eğilimi yayıldı, hatta batı kıyılarında bile birçok kurum yok edildi. Bu cinayetlerin ve felaketlerin etkileri gelecekte de devam edecektir, ancak bugün Yemen’de insanlar, kuşatma ve sürekli devam eden saldırılar ve Siyonist-Suudi ve İngiliz-Amerikan müstekbirleri nedeniyle şiddetli bir açlıktan mustariptir.
Yemen, tüm işgalci güçlere karşı durabileceği en güçlü silah olan gerçek bir iradeye ve ideale sahiptir. Yemen'in ilk aşamada toparlanmaya ve iyileşmeye ve beş yıllık savaşın yıkımlarını yeniden inşa etmeye ihtiyacı vardır.
İşgalcilerin işledikleri cinayetler tarihe kaydedilecek ve orada kalacaktır. Onlar korkunç suçlar işlediler ve yasaklı silahları kullandılar.
Kendimizi ve ülkemizi savunduk ve bu, uluslararası tüzükler ve ilahi yasalar tarafından güvence altına alınan yasal bir haktır. Yemen'in bütün ekonomik ve eğitim kurumları tahrip edildi ve eski camilerin ve eski kalelerin yıkılması ve eski el yazmalarının yağmalanmasıyla birlikte, Yemen'in tarihi hatırası bile yok edildi ve bir gün kesinlikle bu suçları işleyenlerin peşine düşeceğiz.’
El-Yusufi, Birleşmiş Milletler’in rolü hakkında ise şunları söyledi: ‘İşgalciler olayları yanlış yönlendirmek ve sansürlemek için birçok fırsata sahiptir. Bütün yönlerden kuşatma altında olmamız, bilgi aktarımı konusunda engel teşkil ediyor ve uluslararası toplum ve hatta birçok kurum bizden habersiz. Çocuklara karşı işlenen suçların sayısı korkunçtur. Uluslararası örgütlerin istatistiklerine göre, beş milyon çocuk sürekli devam eden saldırılardan dolayı psikolojik olarak yok edilmiştir. Yok edilen medya kuruluşlarının ve bilgi ajanslarının sayısı 41 kuruluşa ulaşmaktadır ve bunun dışında, gazeteciler de hedef alınmıştır, oysa ki uluslararası tüzükte, basın kuruluşlarının hedef alınması suç sayılmaktadır ama Suudi yetkililer bu yasalara asla itibar etmemektedir.’
Yemen Basın ve Enformasyon Bakanı Yardımcısı, uluslararası kuruluşların sessizliği hakkında şunları söyledi: ‘BM’ye bağlı kuruluşlar genellikle casusluk yapıyorlar çünkü yardım çalışmaları sloganları pratikte hissedilemiyor ama bu kuruluşlar sanki koordinatları belirliyor ve işgalci ülkelerin lehine gizli raporlar sunuyor gibi araştırma işinde rol oynuyorlar ve bu kuruluşların mali kaynaklarının bir bölümü de işgalci ülkelerden sağlanıyor. Çünkü bu örgütler, yalnızca istihbarat faaliyetleri yürütüyorlar ve petrol dolar açısından zengin ülkelerin, özellikle Suudi Arabistan ve onun ardından NATO, Washington ve Londra'nın, bu kuruluşlarda çalışan BM temsilcilerini etkilediği unutulmamalıdır. Bu kuruluşların yayınladıkları raporlar asla tarafsız değildir, hatta Yemen’e yapılan saldırı ve işgalin bir parçasıdır.
Bizim bugün, BM’ye bağlı bu kuruluşlar ve raporlar konusunda hiçbir umudumuz yok ve biz gerçekçi bir şekilde ilerliyoruz. Bir gün, uluslararası toplum elbet bu sorunları fark edecek ve yardım adı altında hırsızlık yapan bu kuruluşların ihanetini anlayacaktır. Onlar hatta bozulmuş ve kullanılamayacak yiyecekler göndererek insanların ölümüne neden oluyorlar.’
El-Yusufi, Riyad’ın saldırılara devam etmesinin ardından Riyad’a karşı tehditlere değinerek şu ifadelerde bulundu: ‘Suudi Arabistan'ın konumu ve istikrarı konusundaki tehdit güçlü bir şekilde devam ediyor ve Sana'a hükümeti ve savunma bakanı bir uyarı mesajı gönderdi. Abdül Mülk Bedreddin Husi (Yemen Ensarullah Hareketi Lideri) konuştuğunda yalan söylemiyor ve bir uyarıda bulunduğunda bu konuda son bir tarih veriyor. Daha önce de Aramco üzerinden Suudi Arabistan'a doğrudan mesajlar ulaştırıldı ve bugün Suudi Arabistan eğer bu fırsattan yararlanmazsa, birçok mevziisi ve bölgesi tehdit altında kalacaktır.’
Tabi ben bu kararın Arabistan’ın değil, Washington, Londra ve silah üreten ve Arabistan’a silah satan şirketlerin elinde olduğuna inanıyorum. En fazla kârı onlar elde ediyorlar ve Arabistan geçmişten günümüze kadar Amerika’nın elindedir ve İsrail’in bölgedeki tek temsilcisidir. Riyad, savaş ve barış gibi konularda karar alma hususunda yetersiz ve acizdir.
Yemenlilerin onurunu korumak için yapılacak tüm uluslararası çabaları memnuniyetle karşılarız, ancak maalesef gerçek ve tarih, Suudi Arabistan'ın bir barış ülkesi değil, kana susamış ve barış planları karşıtı bir ülke olduğunu göstermiştir. Yemenli askerler İsveç Anlaşmasının hükümlerinin % 90’ından fazlasını yerine getirdi, ancak işgalciler bu anlaşmanın tek bir maddesine bile uymadılar.
Düşman, batı kıyılarında çökmekte olan saflarını yeniden inşa etmek için ateşkesten yararlanmaya çalışıyor ve İsveç Anlaşmasına olması gerektiği kadar riayet edilmedi.
Herhangi bir duruşa karşı olumlu tutumumuza devam edeceğiz, ancak ellerimiz her zaman tetikte olacak.’
Yemenli bu yetkili, özellikle Rusya ve Çin olmak üzere dünya ülkelerinden müdahale etmelerini ve ABD, İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın Yemen'de yürüttüğü batının işgalci planlarını etkisiz hale getirmelerini istedi ve aynı zamanda Yemen’in kurtuluşunun, doğu kampının vahşi Siyonist kapitalizmine karşı zaferi olduğunu belirtti.
Yeni yorum ekle