Esad: Bağdadi’nin öldürüldüğüne dair bir delil görmedik

Per, 31/10/2019 - 22:40

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, IŞİD lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin yok edilmesi konusunda ABD ile temaslarının olmadığını ve deliller sunulmadan gerçekten öldürüldüğüne inanmayacaklarını belirtti.

Welayet News - Suriye devlet televizyonuna konuşan Esad, “El Bağdadi’nin yok edilmesi konusunda Amerikan kurumlarıyla hiçbir temasımız olmadı. Daha da önemlisi, bu operasyonun gerçekten olup olmadığını bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.
ABD’nin henüz IŞİD liderinin öldüğüne dair hiçbir delil sunmadığını kaydeden Esad, “Suriye’nin ABD’ye bu konuda yardımcı olduğu konusunda ise haberlerden öğrendik” dedi.

Suriye lideri ayrıca terör ideolojisi yaşadığı sürece Bağdadi ve diğer militanların ölümünün hiçbir şey değiştirmeyeceğinin altını çizdi.

‘Soçi Mutabakatı Türkiye'yi durdurdu ve ABD müdahalesinin yolunu tıkadı'

Rusya’nın, Suriye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünün korunması prensibine bağlı kaldığını dile getiren Esad, “Soçi mutabakatı, Türkiye’yi durdurdu ve ABD müdahalesinin yolunu tıkadı” diye ekledi.

Rusya’nın Suriye politikasının günümüzde gerçeklilikle bağlantılı olduğunu söyleyen Suriye lideri, “Rusya-Türkiye anlaşması daimi değil geçici nitelik taşıyor. Bizler, nihai ve stratejik hedefleri taktikten ayırt etmeliyiz” dedi.
Rusya’nın, Türkiye-ABD anlaşmasının bir parçası olmadığını kaydeden Esad, “Rusya’nın yaptığı anlaşmalar her zaman açık, Rusya’nın politikasında gizli hiçbir şey yok ve bu bizim için çok olumlu” diye ekledi.

İdlib’deki militanların, Türkiye’ye gitmemeleri durumunda iki yolu kaldığını dile getiren Suriye Devlet Başkanı, “İlki, silah teslim etmek ve uzlaşı programına uygun olarak rehabilitasyondan geçmek. İkinci yol savaş. Başka seçenek yok, ne bizim ne de onların. Sadece bu iki seçenek” ifadelerini kullandı.

Türkiye ile temaslara ilişkin ise Esad, şöyle konuştu:

'Ulusların çıkarları söz konusu olduğunda kişisel duygularımızı bir kenara bırakmalıyız'

- (Erdoğan ile görüşme konusunda) Ne hissedeceğimi soruyorsanız, ben kişisel olarak, Erdoğan'ın grubundan ya da onun ideolojisini temsil eden biriyle el sıkışmak zorunda kalırsam, böyle bir toplantıdan onur duymazdım. Ancak ulusların çıkarları söz konusu olduğunda, kişisel duygularımızı bir kenara bırakmalıyız. Eğer bir araya gelmek sonuç verecekse, ulusların çıkarları için her şeyin yapılması gerektiğini söyleyebilirim.

- Bu, devlet sorumluluğudur. Türkler için koşullar değişmediği sürece, bir görüşmenin sonuç vereceğini zannetmiyorum. Erdoğan ve destekçileri fırsatçı oldukları için, fırsatçı bir organizasyona ve fırsatçı bir ideolojiye bağlı oldukları için, sonuçları değişen koşullara göre oluşturacaklardır. Baskı altında olduklarında, iç ve dış koşullarına ya da Suriye'deki başarısızlıklarına bağlı olarak, sonuç geliştirebilirler.
- Türkiye ile askeri düzeyde görüşüyoruz. Keseb'de muhtemelen iki veya üç toplantı yapıldı ve Rusya'da bir veya daha fazla toplantı yapıldı. Sayıyı tam olarak hatırlamıyorum, zira son iki yılda meydana geldiler. Ancak gerçek bir sonuç olmadı. En azından Astana'da kararlaştırılan İdlib'in silahtan arındırılmış bölgesinden çekilme ile ilgili bir çözüme ulaşmayı bekliyorduk. Bu yaşanmadı.

'Türkiye ile iyi ya da kötü bir tarihimiz var'

- Bizim için İsrail ile onlar (Türkiye) arasındaki fark, (İsrail'in) devlet olarak varlığını tanımıyor oluşumuzdur. Biz İsrail halkının varlığını tanımıyoruz. Milattan birkaç yüzyıl önce var olan İsrail halkından başka bir İsrail halkı yoktur. Şimdi onlar, gelip toprak işgal eden ve insanlarını yerlerinden eden diasporadır. Türk halkı ise vardır ve bizim komşularımızdır. İyi-kötü bir tarihimiz var. Türkiye bir devlet olarak vardır ve bizim komşu ülkemizdir. Türkiye var olmaya devam edecektir ve Türkler de kardeşçe bir halk olarak kalmalıdır. Erdoğan başta Suriye halkına düşmanlık yaratmak için Türk halkını alabileceğini zannetti ancak eli boş döndü. Bakış açımızın böyle olmaması konusunda dikkatli olmak zorundayız. Şunu tekrar vurguluyorum, bazı insanlar, siyasi güçler değil, Türk ordusu ve güvenlik kuruluşları Erdoğan'a karşılar. Bizi onlarla görüşmeye iten sebep de buydu.
- Rus ve İranlı dostlarımızla yaptığımız görüşmelerin de konusu buydu. "Evet, sizi savunuyoruz ancak en nihayetinde bu meselenin asıl sahipleri sizlersiniz" dediler. Bu doğru, topraklar bizim ve mesele de bizim, dolayısıyla herhangi bir sonuç ummasak da onlarla doğrudan görüşme düzenleme gibi bir görevimiz var. Belki sonuç elde edebileceğimiz günler de gelecektir, başta Türkiye'nin iç durumundakiler olmak üzere, dünyadaki ve Suriye'deki değişiklilerle birlikte.



Yeni yorum ekle